12. Bölüm Okul Günü

776 241 557
                                    

Herkese yeniden merhaba :)

Bölüm Şarkısı : Bana Bir Masal Anlat Baba

Keyifli Okumalar :)

***

***Zaman ne çabuk akıp gidiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***
Zaman ne çabuk akıp gidiyordu.  Günler günleri, ay, güneşi, güneş, ayı kovalarken haftalar, aylar geçiyordu ve farkında olmuyordu kimse. Genç kadın çalan alarm sesiyle uyandığında telefonu eline almıştı ki eylül ayının on dördü olduğunu fark etti. Bir ay... Tam tamına bir ay olmuştu Umut'la evleneli. Derin bir nefes aldığında her şeyin ne kadar hızlı geliştiğini düşündü. Gözlerini açıp kapadığında son iki ayda yaşadığı her şey gözlerinin önünden geçip gitti.  intihar etmeye çalışması, hiç tanımadığı bir adamın kendini kurtararak hayatına girmesi, o yabancının ilk kızının babası ardından kendinin kocası olması... Ne tuhaftı yaşadıkları. Bundan öncesinde artık yaşarsam yaşayım hiçbir şey beni şaşırtmaz derken şimdi yanıldığını anlıyordu. Ne olursa olsun daha ne olabilir ki dememeliydi insan. Sonra gerçekten tokadı daha da acımasız bir şekilde vuruyordu hayat.

Düşüncelerinden sıyrılmasına Umut'un kendi saran kolları neden oldu. Derin bir nefes aldığında onun kollarını çekmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Bütün bunlara katlanmasının tek nedeni Itır'dı. Sırf o bir şeyler anlamasın diye Umut'la aynı odada kalıyor hatta aynı yatakta yatıyordu. Birkaç defasında Itır ayrı odalarda kaldıklarını fark etmiş ve siz neden aynı odada kalmıyorsunuz, anne ve baba aynı odada uyumaz mı diye sormuştu. İkisi de verecek cevap bulamamışlar soruyu bir şekilde geçiştirmişlerdi ancak kızları bir daha aynı soruyu sorup şüphelenmesin diye aynı odada kalmak zorunda kalmışlardı. Fakat Umut hiç kusura bakma karıcığım ben filmlerdeki gibi rahat bir yatağım varken koltuklarda, yerlerde sürenecek değilim. Çok istiyorsan sen sürünebilirsin, demişti. İlk birkaç defa odadaki koltukta uyusa da sonradan bel ağrılarına dayanamayarak pes etmişti. Ancak yatakta da sinirden uyuyamıyordu ki. Her gece Umut'la aynı yatakta uyumak zorunda kalmak sinir bozucuydu. O kadar tedirgin oluyordu ki yanlış bir şey olacağı için. Neticede Umut her defasında kendine yastık gibi sarılmayı ihmal etmiyordu tam şu an olduğu gibi.

Hayat sakin kalmaya çalışarak onun kollarını çekmeyi bir kez daha denedi ve yine başarısız oldu. En sonunda dayanamayarak "Umut," dedi. "Umut... Ya Umut çeksene şu kollarını!"

Genç adam her sabah olduğu gibi yine karısının bağrışlarıyla gözlerini açtığında kollarını çekti. "Diyorum ki bir sabahta bağırmak yerine yanağıma ufak bir öpücük kondurup günaydın kocacığım demeyi mi denesen?" Uykulu bir sesle konuşurken yarı açık gözlerle Hayat'a bakıyordu. Bu sözlerin onu öfkelendirdiğini biliyordu ve nedensizce onu sinirlendirmeyi seviyordu. Galiba huysuzluklarına bile alışmıştı.

Hayat "çok beklersin," diyerek yataktan hızlıca kalkmak için hareketlendi ki Umut kolunu tuttu. Gözleri çarpıştığında oturur pozisyona geldi genç adam. Karısının yanağında elini gezdirirken tepkisiz kaldı Hayat. "Azıcık yumuşak huylu olsan ölürsün değil mi?"

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now