32. Bölüm Buruk Veda

535 95 375
                                    

Herkese Merhaba ben geldimmm :)

Bölüm Şarkısı : Batuhan Kordel Anıları Sakla

Keyifli Okumalar :)

***
Söylesene kim suçlu seni seven ben mi beni sevmeyen sen mi?

Petek Ayla

***

Melih eve geldiğinde bir ateş topuydu adeta, önüne kim çıkarsa onu yakacak kadar güçlüydü öfkesi. Anahtarını portmantoya attığında ceketini de çıkarıp fırlattı ardından hızla mutfağa geçip bir bardak alıp tezgahın üzerine koydu. Daha sonrada buz dolabında duran en sert içkilerden birini aldı ve bardağa doldurdu. İçti... bir kadeh değil iki kadeh değil arka arkaya üç kadeh içti. Bu gece yaşananlar gözünün önüne geldikçe daha çok çıldırıyordu. Kaybetmişti kendini, öfke kontrolü hiçbir şekilde yoktu şu an.

Bir an elindeki kadehi sert bir şekilde tezgahın üzerine koyduğunda gözlerini kapadı genç adam. Aptal dedi kendine. Gerçekten koca bir aptaldı. bunu nasıl yapmıştı Hayat'a, nasıl onun kendiyle paylaştığı bir sırrı gidip Umut'a söylemişti? Biliyordu, Hayat kendini asla affetmeyecekti hatta yüzüne bile bakmayacaktı. Kaybetmişti... Şu dünyada en sevdiği insanı kaybetmişti. Sadece aşkını değil sekiz senellik dostunu da... Gözünden bir damla yaş düştüğünde sıktığı bardağı yere fırlatarak büyük bir çığlık attı.

Dayanamıyordu... Dayanamıyordu Melih... Sevdiği kadının başka bir adama ait olmasına dayanamıyordu. Gözlerinin önünde nasıl da öpmüştü o adam, Hayat'ı. Ya Hayat... Hayat... O nasıl izin vermişti buna? Nasıl o buz duvarlarını yıkıp Umut'a sonuna kadar açmıştı kalbini? Derin bir nefes aldığında biraz sakinleşmeye çalıştı Melih ama nafile dinmiyordu öfkesi, geçmiyordu siniri. Şu an... Tam şu an muhtemelen Umut'un kollarındaydı sevdiği kadın... Kendinin dokunmaya kıyamadığı narin bedene dokunuyordu Umut ve bunu düşündükçe deli oluyordu.

Neden... Neden kendini değilde Umut'u sevmişti Hayat? Kendinin ne eksiği vardı o adamdan? Tamam bu akşam bir hata yapmış olabilirdi ancak öncesinde... Öncesinde kendi de yapmamış mıydı Umut'un yaptıklarını? Hayat'ı her şeyden koruyup kollamamış mıydı, Itır'a sahip çıkmamış mıydı? Hatta Itır'ın üzerinde Umut'tan daha fazla babalık hakkı yok muydu? Hayat'ın her derdinde, sıkıntısında yanında olmamış mıydı? Hamileliğinde, doğumunda, Itır'ın hastalığında... Ne eksiği vardı Umut'tan, ne farkı vardı o yabancı adamdan!

Nefes alamıyordu Melih, boğazı düğüm düğümdü canı öyle çok yanıyordu ki... Biri yüreğine bıçaklar saplıyordu sanki, yediği kurşun bile bu kadar yakmamıştı canını. Sahi Hayat için kurşun bile yemiş, ölümden dönmüştü ama bu bile Hayat'ın kendini sevmesine yetmemişti. Şüphesiz bir daha olsa bir daha yapardı aynı şeyi, hiç düşünmeden sevdiği kadın için canını hiçe sayardı. Hayat kendini hiç sevmese bile onun saçının bir teline zarar gelsin istemezdi fakat aptaldı ki onun canını en çok kendi yakmıştı.

Hayat'ı öptüğü için pişman değildi genç adam. Yıllardan beri bunu nasıl arzuladığını bir kendi bilirdi, o ateş kırmızısı dudakları öpmek öyle çok güzeldi ki... Bir kez... Sadece bir kez sevdiği kadının dudaklarının tadına bakmak istemişti ve bu bir hata olsa bile bundan pişmanlık duymuyordu. Fakat Hayat'ın kendiyle paylaştığı bir sırrı alçakça bir şekilde kullandığı için o kadar pişmandı ki.

"Yazıklar olsun sana Melih."

Bu cümle... Bu cümle yankılanıp duruyordu Melih'in zihninde. Hayat'ın attığı tokat bile bu kadar acıtmamıştı canını ancak bu sözler bir hançer gibi saplanmıştı yüreğine. Ya Hayat'ın bakışları... O hayranı olduğu yeşil gözler nasıl da kırgın bakmıştı kendine. Hayat, bir bıçak alıp kalbine saplasa bu kadar çok yanmazdı canı. Yok dayanamazdı Melih buna... Sevdiği kadının başka bir adamla mutlu oluşunu izlemeye dayanamazdı. Duramazdı buralarda, koskoca İstanbul dar gelirdi artık kendine. Gözlerini bir kez daha kapatıp açtı ve ne yapacağına karar verdi.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now