43. Bölüm Veda Busesi

436 71 157
                                    

Herkese Merhaba :)

Medya : Tarık

Bölüm Şarkısı : Emre Aydın- Sen beni unutmazsın

Not : Tarık konusunda kendinizi tutmayın sakın, ne istiyorsanız yazın gitsin :D

Keyifli Okumalar :)

***
Dinle sevdiğim, bu bir ayrılık saatidir.
Dünya var olalı çirkin ve soğuk.
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi,
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.

Ümit Yaşar Oğuzcan

***

Bir insan kaç defa yere çakılırdı, kaç defa artık mutluyum, yıkılmam dedikten sonra çukura düşerdi? Bir, iki, üç? Bilmiyordu Hayat. Kaç kere daha her şeyin alt üst olacağını, kaç sefer daha göklere çıkmışken yeniden düşeceğini bilmiyordu. Bitti demişti, geçti o kötü günler, acılarım dindi, kızımla, kocamla mutluyum, nice güzel günler var önümüzde... Ancak yine yanılmıştı ne yazık ki. Çünkü kader kendini bu defa da geçmişiyle sınıyordu ve bir kez daha anlıyordu geçmişin asla geçmişte kalmadığını,  kalmayacağını. Mazi, bir şekilde çıkıyordu işte insanın karşısına, hem de olabilecek en zamansız zamanda.

Tam karşısında duran adama bakarken bunun hâlâ gerçek olup olmadığını sorguluyordu Hayat. O kadar yıl sonra Tarık şimdi yeniden mi çıkmıştı karşısına? Yok... Yok bu gerçek değildi, kötü bir kâbustu. Evet, öyleydi. Öyle olmalıydı. Ancak olmadı gözlerini kapatıp açtığında hiçbir şey değişmedi, yıllar evvel kalbine büyük bir yara açan adam kendine şaşkınlıkla bakmaya devam ediyordu. Hayır diyordu genç kadın içinden. Bu defa olmaz, bu defa savaşamam, mücadele edemem, buna gücüm yok.

Hayat, düşünceleriyle boğuşurken Tarık, kendine doğru bir adım atınca korkuyla daha sıkı sardı kızını. Sanki yavrusunu bu adamdan korumak ister gibi. Hayır... Hayır asla alamazdı Tarık, kendinden Itır'ı. Ölse bile buna izin vermezdi. Kendinden ayıramazdı, kopartamazdı kızını. Buna hakkı da yoktu, gücü de yetmezdi. Kolay mıydı bir annenin elinden yavrusunu almak?

Tarık, Ömür'ün korktuğunu görünce durdu bir an. Şaşkınlığını üzerinden atmıştı hatta arsız bir şekilde gülüyordu, küçük aşkını yıllar sonra bulmanın mutluluğu yüreğini sarmıştı. Hem o, hem de cinsiyetini dâhi bilmediği evladı hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmıştı. Ömür'ün kucağındaki kız çocuğunda gözlerini gezdirirken gülümsemesi daha da büyüdü. Kız... Bir kızı daha olmuştu demek, hem de dünya güzeli bir kızı. Ah nereden bilebilirdi ki o kızın kendi kızı olduğunu, bilseydi hiç bağırır mıydı, öpmez miydi, sarılmaz mıydı yavrusuna?

Genç adam gözlerini Itır'dan çektiğinde kendine öfkeli bakışlarla bakan adamda gezdirdi. O kimdi peki ve niye kızı, ona baba demişti? Yoksa... Yoksa Ömür bu adamla evlenip onu babası mı diye mi göstermişti? Hayır... Hayır yapamazdı bunu. Ömür'ün, kendini unutması o kadar kolay değildi. Çok şey yaşamışlardı ve öylece her şeyi silemezdi Ömür. İstese bile yapamazdı. Onun, kendine ne kadar âşık olduğunu en iyi kendi biliyordu sonuçta. Her ne olursa olsun küçük sevgilisi unutamazdı o aşk dolu zamanlarını.

Karşısındaki adamın aniden değişen bakışlarından içine şüphe düşse de bunu boş verdi Umut. Belki de anlamadı o şüphelerin ne olduğunu. Aynı zamanda karısının da şaşkınlığını çözmeye çalıştı ancak onun şaşkınlığına da bir anlam veremedi. Her neyse dedi içinden ve yarım kalan cümlesini tamamlamak üzere dudaklarını araladı ancak Hayat kendinden önce davrandı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now