42. Bölüm Maziden Gelen

439 69 216
                                    

Herkese Merhaba :)

Bu bölüm pek içime sinmedi ama yazınca attım gitti. Umarım beğenirsiniz :)

Bölüm Şarkısı: Model- Bize Susmak Yaraşır

Keyifli Okumalar :)

***
Hiç umut yoktu sende o yüzden vazgeçilmezdin. Vazgeçilmezimdin.

Cezmi Ersöz

***

Geçmiş neden her defasında insanın karşısına çıkardı? Niye insanın geride bıraktığı geride kalmazdı? Hep mazisiyle sınanmak zorunda mıydı insan? Galiba bütün bu soruların cevapları evetti yoksa Melih şimdi karşısında aylar önce tanıştığı ve onunla bir şeyler denediği ancak sonrasında ayrıldığı kızı görmezdi.

Evde yankılanan zil sesi herkesi kapının önüne toplamaya yetmişti ve Melih'te aşağı inmişti ki Hale'yi görünce öylece kalmıştı. Aralarında kısa bir merhabalaşma olmuş evdeki akrabalarına arkadaşım diyerek kısa bir açıklama yapmıştı genç adam. Sonra da herkes yine evde bir yerlere dağılmıştı. Hale'yle konuşacaktı elbette Melih zaten onun da niyetinin bu olduğunu biliyordu fakat şimdi değil. Herkes gidince yapacaktı bunu.

Hayat ve Umut bütün olup bitenin ardından evden çıkmışlardı fakat Nil hâlâ oradaydı, kolay kolay gitmeye de niyeti yoktu. Özellikle de Hale meselesinin iç yüzünü öğrenmeden. Evet bu, aklını kurcalıyordu fakat genç kadının düşündüğü bir diğer mevzu, Melih'le öpüşmesiydi.

O an... O an, aklına geldikçe tebessüm ediyordu Nil. Öylesine güzeldi ki Melih'in dudaklarını öpmek, kesinlikle bundan pişman değildi. Melih neden kendini öpmüştü bilmiyordu fakat bu fazlasıyla hoşuna gitmişti. Nasıl gitmesindi ki, yıllardır sevdiği adamın dudaklarını öpmeyi arzuluyordu sonuçta.

Hayır, buna fazla anlamlar yükleniyordu genç kadın. O an, Melih'le aralarında olan şey basit bir çekimden daha fazlasıydı ve işte bu yüzden belki diye düşünmeden edemiyordu Nil. Belki, Melih'in de duyguları kendine karşı değişmişti. Belki artık onun kalbinde Hayat yoktu, söküp atmıştı Hayat'ı, Melih yüreğinden, olamaz mıydı? Bir an için bunların mümkün olduğunu varsaydı Nil. Peki ya Hale? O kimdi, gerçekten Melih'in sevgilisi miydi? Eğer öyle ise hiç bilmediği, tanımadığı bir kadınla karşı karşıyaydı Nil ve bununla da savaşmaya hazır değildi. Tabii, bu gerçekse Melih için daha fazla savaşır mıydı, orası da ayrı bir soruydu.

Cenaze evinde gelenler ağırlanmaya devam ederken neredeyse akşam olmuştu ve misafirler yavaş yavaş gidiyordu. Melih, evdeki kalabalığın azalmasını fırsat bilerek Hale'yle konuşmaya karar verdi. Hatta mümkünse onu buradan göndermeye. Çünkü bu evde kaldığı süre boyunca dikkat çekiyordu Hale ve genç adamın daha fazla dedikoduya tahammülü yoktu. Bu yüzden de Hale'yi göndermek en iyisiydi.

Melih, kadınların oturduğu odaya yürürken genç kızı koridorda yalnız bulunca aniden onun bileğini tuttu. Hale bir an afalladı fakat elini tutan kişinin Melih olduğunu görünce yutkundu. Aralarında kısa bir bakışma gerçekleştiğinde "Melih," diyebildi genç kız.

Hale'nin soru dolu gözlerine aldırış etmedi Melih. Bahçede zaten uzun uzun konuşacaktı onunla.

"Gel benle."

İtiraz etmeden genç adama uyum sağladı Hale. Melih'le konuşmak istiyordu tabii ancak ondan böyle bir atağı beklemiyordu. Aklında iki seçenek vardı; ya Melih, kendini bir güzel fırçalayacaktı ya da fikirlerinin, duygularının değiştiğini itiraf edecekti ki, biri seçenek daha olasıydı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin