34. Bölüm 1. Kısım Darbe

443 86 331
                                    

Herkese merhaba yine erkenden ben geldimmm :)

Bölüm Şarkısı: Şebnem Ferah Mayın Tarlası

Bu bölümde mantık aramayın olur mu? Aslında düşününce çok mantıklı gelmişti yazacaklarım ama yazınca öyle olmadı gibi. Neyse umarım beğenirsiniz :)

Keyifli Okumalar ❤

***

Sevişti bir bakir ile bakire. Erkeğe milli dediler, kadına fahişe.

Cemal Süreya

***

Arabanın içinde kısık bir müzik yankılanırken genç kız başını pencereye dayamış bir şekilde yağmuru izliyordu. Belki de kendiyle ilgili bir anlam arıyordu bulutların gözyaşlarında. Belki de İzmir ağlıyordu onun gidişine, buğulanan cam bir kez daha hatırlatmak istiyordu annesinin nemli gözlerini. Çakan yıldırımlar babasının öfkesini temsil ediyordu, şiddetle esen rüzgar abisinin nasıl ortalığı yakıp yıkacağını gösteriyordu. Ağaç yapraklarının rüzgarla dans edişi ablalarının biçare çırpınışlarını simgeliyordu. Bu gece belki de İzmir, Ömür'e dur demeye çalışıyordu. Gitmek yalnızca sana acı verecek demeye... 

Biliyordu Ömür, bir daha buraya hiç dönmeyeceğini, anılarını, hatıralarını, çocukluğunu daha yaşayamadığı gençliğini burada bıraktığını. Gidiyordu... Her şeyini Ege'nin incisinde bırakıp gidiyordu. Buruktu içi, yüreği mutluluk değil hüzün doluydu.

Gidene mi zor kalana mı zor, derlerdi. İşte şimdi bu sorunun cevabını bilmiyordu genç kız. Gitmek, veda etmek zordu fakat ailesinin paramparça olacağını düşündükçe daha çok acı çekiyordu. Neden ailesiyle sevdiği adam arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıştı? Anne ve babası, ablalarına, abisine saygı duymuşken kendine niye duymamıştı? Neden Tarık'ı büyük bir aşkla sevdiğini kimse anlamamıştı? Bırakamazdı... Kopamazdı ki ondan, dayanamazdı onsuz olmaya, mecbur kalmıştı işte yuvasından kaçmaya.

Boğazını yakan bir hıçkırık dudakları arasından kaçıp özgürlüğe kavuştuğunda gözlerini kapadı Ömür. Canı yanıyordu... Tarık'ı bırakmamıştı lâkin ailesini bırakmak zorunda kalmıştı ve bu çok ağırdı. Kim bilir annesi nasıl paramparça olacak babası nasıl yıkılacaktı... Kendini hiç affetmeyeceklerdi, hiç geçmeyecekti içlerinde yanan öfke ateşi. Bunu bilmek daha çok yakıyordu canını. Birkaç kez daha hıçkırdığında eli Tarık tarafından tutuldu.

Genç adam arabayı sürerken bakışlarını yola odaklamıştı ki diğer eliyle Ömür'ün elini tuttu ve dudaklarına götürdü. Narin eline küçük bir öpücük kondurmasının ardından kırmızı ışıkta durdu. Başını çevirip onun buğulu gözlerine baktığında elini kaldırıp yanaklarındaki ıslaklığı sildi.

"Ömür'üm yapma böyle... Söz veriyorum evlenir evlenmez geri döneceğiz ailenin yanına. Sekiz ay.... Sadece sekiz ay tamam?"

Ömür belli belirsiz başını sallamakla yetinirken genç adam yeşil ışığın yandığını görünce tekrardan gazı körükledi. Güveniyordu kendine, her şeyi halledecek ve Ömür'le evlenecekti. Daha onun on sekize girmesine sekiz ay vardı ve bu sürenin kendine yetmesini umuyordu.

"Ya bizi bulurlarsa Tarık? Yarın sabah annemle babam karakola gidip kayıp ilana verecek, biliyorum. Polisler bizi her an bulabilir... Reşit değilim ki bu benim kararım diyeyim. Ya senin de başın belaya girerse... Ya..."

"Merak etme kimse bizi bulamayacak. Gökhan'ı biliyorsun, arkadaşım daha önce sana bahsetmiştim, hacker. O bütün mobese kayıtlarını silecek, zaten sabah olur olmaz gidip telefon hatlarımızı değiştireceğiz ve Gökhan tarafından saklanacak yeni numaralarımız."

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now