11. Bölüm Yeni Düzen

811 251 621
                                    

Herkese Merhaba :)

Gecikme olunca diğer bölümlere nazaran biraz uzun bir bölümle geldim :)

Medya : Hayat

Bölüm Şarkısı : Nil Karaibrahimgil İstanbuldayım

Keyifli Okumalar :)

***
Bir insan yaşadıklarını unutabilir miydi tamamen? Bütün her şeyi hafızasından silebilir miydi hiç yaşamamışçasına? Mümkün müydü bu? Çok denemişti genç kadın çok... Her şeyi unutup sıfırdan başlamayı kaç kez yapmak için hazırlanmıştı kendi bile bilmiyordu fakat yapamamıştı. Belki unutamadığından belki de yeniden başlamak için inancı olmadığından.

Hayat'ın gözleri, bilgisayardaki resimde fazlaca oyalanırken derin bir nefes daha aldı. Tek bir resim bile ona her şeyi dün gibi hatırlatmıştı. Dört-beş ay boyunca güzel bir rüya görmüştü. Fakat o rüya bir anda kabusa dönmüş ve asla kapanmayacak olan bir yara açılmıştı yüreğine. Kabuk bağlamıştı belki fakat ara ara kanayıp canını yakıyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi.

"Kim bu anne?"

"Hiç kimse," diyerek bilgisayarı kızının elinden elinden alıp hızlıca kapattı Hayat. Kendini toparlamayı başararak "haydi odana çık. Saat geç oldu uyuman lazım," dedi. Bir şeyleri belli etmekten oldukça korkuyordu.

"Ama anne uykum yok."

"Itır lütfen üzme beni."

Küçük kız daha fazla itiraz etmeden odasına çıktığında Hayat onun arkasından bakarken gözlerini kapadı. Kızından gerçekleri sakladığı için kendini suçluyordu. Fakat elinden gelen bir şey yoktu. Onu gerçeklerle üzemezdi. Evet biliyordu hiçbir sır sonsuza denk saklı kalmazdı eninde sonunda Itır gerçekleri öğrenecekti ve o gün geldiğinde güçlü olmak zorundaydı. Düşüncelerinden sıyrılmaya çalışarak bilgisayarı koltuğun üzerine koyup ayağa kalkıp terasa doğru adımladı.

Umut elindeki kalemi masanın üzerine bıraktığında sandalyeden kalkıp koltuğa oturdu. Bilgisayarı dizlerinin üzerine koydu. Bilgisayar açık olduğu için şanslıydı en azından şifre istemiyordu. Itır'ın bahsettiği resim ise duruyordu. Derin bir nefes aldığında fotoğrafı inceledi. Bu adamın, Itır'ın babası olduğunu anlaması çok zor değildi. Hayat'la öyle bir şekilde sarılmışlardı ki çok çok âşık oldukları belli oluyordu. Fakat adamın, Hayat'tan oldukça büyük olduğu barizdi. Çok sevmişti Hayat bunu biliyordu genç adam. Ailesini geride bırakacak kadar çok... Gözlerini kapayıp açtığında "Hayat," diye mırıldandı. "Acılarmız o kadar çok benzer ki..." Derin bir nefes aldığında bilgisayarı kapayıp yerine koydu. Ardından ayağa kalkıp terasın camından karısına baktı.

Aşkın acı tuzaklarından birine düşerek ailesini terk eden ve çok sonradan gerçekleri gören, kızıyla ortada kalmış yaralı bir kadına, her şeyini kaybeden bir adam iyi gelir miydi? Ya kadın, adamın yaralarımı sarabilir miydi? Merhem olurlar mıydı birbirlerine? Acıları dönüşür müydü sevgiye? Her şeyi unutup sil baştan başlayabilirler miydi?

Umut terasa çıktığında tereddüt ederek elini genç kadının omuzuna koydu. Hayat aniden döndüğünde onun ela gözlerinin içine baktı. Ardından toparlanıp ıslak gözlerini silmek için elini kaldırdığında genç adam onun elini tuttu.

"Ağlayabilirsin sorun yok."

Sanki bu komutu bekliyormuş gibi gözlerini kapayıp iki damla yaşını serbest bıraktı Hayat. Birkaç defa hıçkırık kaçtı ağzından. Umut ona yaklaştığında koluyla boynunu sarıp başını göğsüne yasladı. İtiraz etmeden teslim oldu genç kadın. Çünkü buna ihtiyacı vardı. Birinin omuzuna yaslanıp ağlamaya ihtiyacı vardı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now