22. Bölüm 2. Kısım Son Kayıp

574 171 322
                                    

Merhabalar...

Gerçekten dolu dolu gözlerle yazdığım bir bölüm oldu. Diğer kitaplarımda da drama fazlazıyla yer vermeme rağmen beni en çok etkileyen Neşe ve Umut oldu. Neyse lafı uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum :)

Bölüm Şarkısı : Cem Adrian Kül

Keyifli Okumalar...

***

Bütün güzel yollar bir uçurumda bitermiş...

André Gide

***

Acı nasıl anlatılırdı? Yüreklerin kor ateşlerde yanması nasıl tarif edilebilirdi? Bir insanın evladını kaybetmesi hangi kelimeyle anlatılırdı? Yoktu... Hiçbir sözün, kelimenin anlamı yoktu. Melek anne ve babasının kucağında ölmüştü ve bu bir insanın yaşayabileceği en büyük acıydı belki de. Umut'un ise bütün dünya başına yıkılmıştı. Büyük bir enkazın altında kalmıştı genç adam. Nefes alamıyor, yüreği sıkışıyordu. Şimdi... Şimdi sarılmaya doyamadığı yavrusu toprağın altına mı girecekti? Melek'ini kolları değilde kara toprak mı saracaktı? Daha çok küçücüktü o... Minicikti... Üşürdü çok üşürdü... Korkardı... Demez miydi anne, baba niye beni yalnız bıraktınız diye? Neden yanımda yoksunuz diye sormaz mıydı? Nasıl yapacaklardı? Nasıl ufacık kızlarını toprağın altına koyacaklardı?

Neşe bayılınca onu hastaneye getirmişlerdi. Melek'in cansız bedenini de morga koymuşlardı Umut'un ise acıdan bir dağ devrilmişti üzerine nefes alıyordu ancak yaşamıyordu. Nasıl dayanabilirdi ki kızını kaybetmeye? Nasıl yaşayabilirdi Melek'i olmadan? Annesini kaybettiğinde en büyük acıyı yaşadığını sanmıştı fakat yanılmıştı. Kızının ölümü hepsinden beterdi. Umut bu hayatta üç kayıp vermişti. Babası, annesi ve evladı... Her biri ayrı ayrı yakmıştı yüreğini. Yakmaya da devam ediyordu. Edecekti de...

Neşe anlamsız inlemelere gözlerini açtığında "kızım! diyerek bir çığlık attı. Ardından hızla doğrulup ayağa kalkmak için hareketlenmişti ki Umut ayağa kalkıp ona engel oldu. "Neşe... Neşe'm..." Gözyaşları içinde karısının yüzünü okşuyordu.

"Kızım.. Kızım nerede? Umut kızımı istiyorum... Kızımı getir bana! Melek'imizi getir! Yalvarıyorum sana yavrumu ver bana! Yalvarıyorum..." Acıyla haykırırken sesi kısıldı Neşe'nin. Feryat ediyordu adeta çığlıkları yansıtıyordu yüreğinin yangınını. Umut gözlerini kapayıp karısını kollarının arasına aldığında dudaklarını ısırdı. Sessizce isyan ediyordu Umut. Acısını içinde yaşıyordu.

"Neşe..."

Onun kolları arasından çıkmaya çalışıyordu Neşe. Umut'u yumrukluyor, bağırıyordu. Acılı bir annenin feryadı inletiyordu koca hastaneyi. "Kızıma götür beni! Kızımı görmek istiyorum! O ölmedi... Ölmedi! Yaşıyor o! Bizi... Bizi bırakmaz ki! Kızımız korkar... çok korkar annesi olmayınca!" Daha fazla duramadı Neşe. Umut'u itmeyi başarıp hızla ayağa kalktığında odadan çıkmak için adım attığında Umut ona izin vermedi. Arkadan karısına sarılan genç adam hıçkıra hıçkıra ağladı. Başını onun boynuna gömdüğünde yaşları Neşe'nin boynunu ıslattı.

Kocasının kendini tutan ellerinden kurtulmaya çalışıyordu genç kadın. Bedenini saran kolları çözmeye çalışıyor fakat başarılı olamıyordu. Çığlıkları durdurak bilmezken gözyaşları dinmiyordu. Dayanamazdı Neşe... Bu acıyı kaldıramazdı.

İkisi birlikte hıçkıra hıçkıra yere çöktüğünde tek yapabildikleri birbirlerine sarılmaktı. Kızlarını, Melek'lerini kaybetmişlerdi. Yürekleri aynı ateşle yanıyordu, aynı acı kendilerini yıkıyordu. Umut biraz olsun kendini toparlayabildiğinde Neşe'nin yüzünü avuçlarının içine aldı. Yanaklarını okşarken tek kelime etmiyordu. Bütün sözler boştu çünkü. Sadece hissedilen acı gerçekti.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now