20. Bölüm Küçük Cesur Aslancık

650 171 651
                                    

Herkese merhaba ben geldimmm :)

Bölüm şarkısı : TNK Söyle Ruhum

Keyifli okumalar :)

***

Tarih tekerrürden mi ibaretti yoksa kader mi hiç değişmezdi? Bu soruyu soruyor ancak bir cevap bulamıyordu Umut. Neden aynı acıyı ikinci defa yaşamak zorunda kaldığını bilmediği gibi.

Itır kaçırılmıştı... Kızı, canı, cananı, minicik yavrusu adi bir adam tarafından kaçırılmıştı ve bunun acısı hiçbir şeye benzemiyordu. Korku, endişe, acı kol geziyordu genç adamın yüreğinde. Ama hayır Itır'a bir şey olmasına izin vermeyecekti bir kez daha meleğini kaybetmeyecekti. Ne pahasına olursa olsun kızını bulacak ve ona dokunanlara bu dünyayı dar edecekti.

"Umut Bey... Ben... Ben gerçekten çok... çok özür dilerim... Adamlar aniden eve daldı... bir anda... Ben... Ben ne olduğunu anlamadım bile. Beni bayılttılar.... Kendime geldiğimde yoktu Itır... Ne derseniz haklısınız... Özür dilerim... Çok özür dilerim... "

Zeynep ağlayarak konuşurken Umut arkasını dönük olarak onu dinliyordu. Pencereden bakarken mantıklı düşünmek için biraz olsun sakinleşmeye çalışıyordu ama nafile öfkesi dinecek gibi değildi. Gözlerini kapatınca Melih'in sesi doldurdu kulaklarını.

"Tamam eve aniden daldılar ya o kadar güvenlik kilidi... Kilitleri de geçtim aşağıda güvenlik görevlisi yok mu? Adamlar Itır'ı alıp çıkarken onun elleri armut mu topluyordu?"

En az Umut kadar öfkeliydi Melih. Itır'ın saçının bir teline zarar gelirse dünyayı yakardı. Itır canıydı ya canı, öz kızı gibiydi. Bir zamanlar kendine de baba demişti fıstığı. Babam diyerek telefonla kendiyle konuşmuştu. Daha yüzünü bile görmeden babası yerine koymuştu kendini ve şu an Itır kaçırılmıştı. Nerede nasıl olduğunu kimse bilmiyordu.

"Güvenlik görevlisi bu akşam izinliydi," diyerek Melih'in sorusunu cevapladı Umut. Şu an onun evinde olması umurunda bile değildi. Böyle bir durumda Melih'le uğraşacak hali yoktu.

Aldıkları kötü haberden sonra dördü de eve gelmişti. Umut Nil ve Melih'e gelmelerine gerek olmadığını söylese de, ikisi de inat etmişti. Şu anda da Melih, kendinin, Nil'de yukarıda hâlâ baygın olan Hayat'ın yanındaydı.

Zeynep ağlamaya devam ederken Umut tekrardan telefonuna gelen mesaja baktı.

Senin kabusun olacağını söylemiştim Umut Serezli. Karın ve sen yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz.

Hayat bayıldıktan sonra gelmişti bu mesaj ve mesajı gören Umut deliye dönmüştü. Cemil denen şerefsizi öldürmeyecekti sürüm sürüm süründürecekti. Gücü sadece küçücük bir kızı kaçırmaya yetiyordu. "Adi köpek," diye mırıldandı. "Senin kızıma dokunan ellerini..."

Genç adam bugüne kadar etmediği bütün küfürleri ederken Melih "Umut," dedi. Tek önemli şey Itır'dı şu an başka hiçbir şey umurunda değildi. Umut gözlerini ona çevirdiğinde ne var der gibi baktı.

"Bu şerefsizin bir ini falan yok mu..." O daha sözlerini bitirememişti ki aniden bir çığlık duyuldu. Umut "Hayat," dediğinde büyük bir telaşla merdivenleri tırmandı. Melih'te onun arkasından çıkarken Umut bunun farkında bile değildi.

Hızla yukarı çıkan Umut odaya girdiğinde eline ne geçerse fırlatan Hayat'ı gördü. Feryat figan ağlayarak odanın altını üstüne getiriyordu genç kadın. Nil onu sakinleştirmeye çalışsa da çabaları hiçbir şeye yaramıyordu. Öyle bir haldeydi ki Hayat adeta çıldırmıştı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now