44. Bölüm Yüzleşme

435 72 285
                                    

Uzun bir aradan sonra merhabalar :)

Bölüm Şarkısı: Christina Perri- Jar of hearts

Keyifli Okumalar :)

****

Bazı ilişkilere arkadaşlık az gelir, aşk ise çok fazla.

El Gringo

****

"Ha- Hayır... Ha-Hayır... I-Itır... Öz-Özür dilerim... Öz-Özür dilerim an-annecim... U-Umut... U-Umut... Gitme... Gitme... Umut... Umut gitme! Umut!"

Genç kadın büyük bir çığlık atarak yatakta sıçradığında elini kalbini götürüp gözlerini defalarca kapatıp açtı. Bir- iki kez yutkunduğunda kâbus gördüğünü idrak edebildi. Neyse ki hepsi kötü bir rüyaydı fakat her şey fazlasıyla gerçekti, sanki hepsini yaşamış gibiydi Hayat. Tarık, kızını bir şekilde elinden alıyordu, kendi de Umut'u arıyor ancak bulamıyordu. Sonra bir anda arkasına bile bakmadan çekip gidiyordu Umut. Deli gibi bağırsa da, koşsa da ne yetişebiliyordu kocasına, ne de sesini duyurabiliyordu. Öylece kalıyordu ortada bir başına.

Birkaç dakika sonra kendini topladığında bir an için gözleri yanında uyuyan kızına kaydı. Onu görmesiyle rahat bir nefes aldı Hayat. Yanındaydı Itır, mışıl mışıl da uyuyordu. Kızının elini tutup dudaklarına götürdüğünde ufak bir öpücük kondurdu eline, saçlarını şefkatle okşadı. Ödü patlıyordu Itır gerçeği öğrenecek ya da kötü bir şey olacak diye. Zaten günlerdir gördüğü kâbuslar da bu yüzden değil miydi, bilinç altında yatan düşüncelerden dolayı?

Umut gittiğinden beri diken üstündeydi genç kadın. Ne rahat bir uyku uyuyayabiliyordu ne de herhangi bir şey yapabiliyordu. Bir an olsun Itır'ı gözünün önünden ayırmıyor, bazen kızının bahçeye çıkmasına bile izin vermiyordu. Tabii huysuzlanıyordu küçük kızı, yazın ortasında neden bahçede oynayamadığını sorup duruyordu. Her zaman bir bahane uyduruyordu Hayat fakat nereye kadar bunu devam ettirebileceğini bilmiyordu. Tek isteği bir an önce kocasının geri gelmesiydi.

İki hafta olmuştu Umut gideli. Koskoca iki hafta. Belki o kadar uzun bir zaman değildi ancak Hayat'ın içinde bulunduğu durun için oldukça uzun bir süreydi. Şimdi hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı kocasına. Onu öylesine çok özlemişti ki, onsuz bir hiç olduğunu bir kez daha anlamıştı. Keşke... Keşke şimdi yanında olsaydı Umut'u, ona sarılıp kollarında dinlenebilseydi ama yoktu işte. Gitmek zorunda kalmış ve gitmişti. Kendinin de her şeyle tek başına mücadele etmesi gerekti yine. Her eline geçen fırsatta kapısına dayanan, saçma sapan konuşan hatta iğrenç bakışlarla kendini taciz eden Tarık'la yalnız savaşmak mecburiyetindeydi. Her ne kadar o adi herifin karşısında dik dursa da içten .içe ondan ürkmeden edemiyordu. Itır'a bir şey söyler diye öyle çok korkuyordu ki.

Derin bir nefes aldığında gözlerini pencereye çevirdi genç kadın. Karanlık bir gece daha bitmiş, ay yerini güneşe bırakmış, sabah olmuştu. Yeni bir gün daha başlıyordu ya da yine mücadeleyle geçireceği bir gün daha.

Hayat kara kara düşünürken kapının çaldığını duydu. Bu saatte kim olabilir ki, diye sormak saçmalık olurdu. Gelenin kim olduğu belliydi. Tarık. Ondan başkası sabahın köründe kapısına dayanmazdı sonuçta. Fakat bu sefer ne yapacağını iyi biliyordu. Ağzının payını verip def edecekti onu, evinden. Evet, aynen bunu yapacaktı.

Yataktan kalktığında hızlıca üzerine sabahlığını geçirerek merdivenlerden indi genç kadın. Kapıya ulaştığında "Bak sana son kez söylüyorum bir daha bu şekilde evime gelirsen," diyerek hışımla kapıyı açtı ama gördüğü kişi karşısında öylece kaldı.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin