38. Bölüm Mahşerin Dört Atlısı

393 79 309
                                    

Uzun bir aradan sonra herkese merhabalar :)

Şu bölümü 1 günde yazdım desem yeridir çok yoğum bir hafta geçirdim ve hiç yazacak fırsatım olmadı, yazdığım gibi de attım bölümü. Çok düzenleymedim, umarım beğenirsiniz...

Nerede kaldığımızı unutan varsa da ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Gizem, en son İdil'in, Anıl'a attığı mesajı görmüştü ve Anıl'ın kendini aldattığını düşünmüştü.

Lafı daha fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum :)

Medya : Anıl

Bölüm Şarkısı  : Nil Karaibrahimgil Bütün Kızlar Toplandık

Keyifli Okumalar :)

***

Mala / Maldivler

Bir gece önce...

Güneş yavaş yavaş batarken kızıllığı denize vuruyor, mavi gök sarı ve turuncu renklerle boyanıyordu. Gün batımı gerçekleşirken Hayat ve Umut, kumsalda el ele tutuşmuş bir şekilde adımlıyorlardı. Burunlarını iyotla, yosun kokusu doldururken coşkun mavi dalgaların sesi huzurlu bir melodi gibi ulaşıyordu kulaklarına. Ayaklarına vuran serin sular ise ruhlarına ferahlık veriyordu. Bu sondu. Son kez bu eşsiz manzarada yürüyüş yapıyorlardı. Her şeyin sonu olduğu gibi tatillerinin de sonu gelmişti, bu gece saat on gibi kalkıyordu uçakları.

Bir hafta boyunca aşklarını dolu dolu yaşamıştı ikili, oldukça huzurlu zamanlar geçirmişlerdi. Şimdi de İstanbul'a dönme vaktiydi. Ne de olsa kendilerini bekleyen bir kızları vardı ve aynı zamanda büyük bir curcuna. Arkadaşlarının trajikomik aşk dramları, yarın İstanbul'a varır varmaz karşılayacaktı onları ama  genç çift bütün olanları, olacakları nereden bilebilirdi?  Sonuçta onlar, Mala'da çok mu çok huzurlu idiler ve herkesin öyle olduğunu sanmaları pek tabii olsa gerekti.

Umut, yürümekten vazgeçip kumsala oturduğunda Hayat'ta, onun yanına oturup başını göğsüne yasladı. Kocasının eli sırtında, dudakları da saçlarında geziyordu. Öylesine mutlu öylesine huzurlulardı ki, ellerinde olsa sonsuz kadar böyle durabilirlerdi. İnsanın sevdiğiyle birlikte, sahilde gün batımı izlemesinden daha güzeli var mıydı?Güneş, deniz ve aşk... Daha başka bir şey ister miydi insan?

"Biliyor musun, çocuk hayalimdi gün batımını âşık olduğum adamla birlikte izlemek."

Karısının sözleri üzerine ufak bir tebessüm etti Umut, gözlerini Hayat'ın gözlerine çevirdiğinde alnına düşen bir tutam saçı geriye attı. Nazikçe yanağında parmağını gezdirirken "benim de," dedi. "Benimde bunu senle yapmak hayalimdi Hayat."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten tabii."

Umut, yanağını nazik dokunuşlarla okşarken gülümsemekle yetindi genç kadın ve o an bir şeyi fark etti. Kocasının hakkında aslında ne kadar az şey bildiğini. En başta onun en büyük hayalinin ne olduğunu bile bilmiyordu. Belki Umut'un da içinde ukte kalan bir şeyler vardı, kim bilir.

"Umut"

"Söyle güzelim."

"Hiç öyle büyük bir hayalin oldu mu?"

Umut'un sıcak gülüşü buruk bir hâl aldı. Tek hayali mutlu ve huzurlu bir yuva kurmaktı ki, bunu öyle ya da böyle gerçekleştirmişti. Sevdiklerini kaybetse de kader, kendine ikinci şansı vermişti. Şimdi anlatamayacağı kadar mutluydu karısı ve kızıyla.

Kalbimdeki Yabancı ( Mazinin Gölgesi-2)Where stories live. Discover now