6

3.1K 259 86
                                    

*Akın'dan*

Elimdeki dosyayla topuklarım bir taraflarıma vura vura koşarken kendimi Oğuz'un okuduğu bölümün fakülte binasından içeri attığımda arkamdan onlara çarptığım için söven kişileri duyabiliyordum ama şu anda zerre kadar umurumda değillerdi çünkü Oğuz'un dersinin bitmesine sadece birkaç dakika kalmıştı ve benim elimde ona olabilecek en kısa zamanda teslim etmem gereken bir dosya vardı.

Acele etmeliydim.

Girdiğim fakülte binasının girişinde durup nefes nefese kalmış bir şekilde öne doğru eğildiğimde nefeslerimi düzene sokmak ve biraz dinlenebilmek için kendime kısa bir süre tanıdım.

Ellerimi bacaklarıma yaslayarak birkaç derin soluğu içime çektikten sonra nefeslerimi düzene sokmaya çalışarak olduğum yerde doğrulup etrafıma bakındım.

Cebimden telefonumu çıkartarak Oğuz'un dersinin olduğu dersliğin adını bir kez daha kontrol ettikten sonra elimin tersiyle alnımda biriken terleri silip etrafımda dersliğin yerini sorabileceğim birilerini aradım.

Tam kime sorabileceğimi düşündüğüm sırada önümden geçen kızı fark edince elimi ona doğru uzatarak kızın dikkatimi üzerime çektim.

"Affedersin, rahatsız ediyorum ama BM-308 dersliğinin nerede olduğunu biliyor musun?"

Karşımdaki kız beklemediği bir anda onu durdurmamdan dolayı kısa bir duraksama yaşadıktan sonra eliyle gözündeki gözlüğünü geriye ittirip parmağıyla birkaç metre ötemizdeki merdivenleri gösterdi.

"Merdivenlerden üçüncü kata çık, 308'inci derslik sağında kalacak."

Kızın söyledikleriyle beraber bakışlarım anlık olarak merdivenlere döndüğünde derin bir nefes alarak başımı onaylarcasına sallarken bakışlarımı kıza çevirdim ve hafifçe gülümsedim.

"Anladım, teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Karşımdaki kızı arkamda bırakarak koştur koştur merdivenlerden üçüncü kata çıktığımda ciğerlerim artık resmen durmam ve dinlenmem için bana yalvarıyorlardı ama duramazdım.

Ne olursa olsun ödevini Oğuz'a ulaştırmam gerekiyordu.

O şerefsizlerin konuşmasına bakılırsa elimdeki ödev oldukça önemli bir ödev olmalıydı ve bu da demek oluyordu ki ödevi ne kadar erken Oğuz'a ulaştırabilirsem o kadar iyi olacaktı.

Merdivenleri bitirip üçüncü kata çıktığımda nefes nefese etrafıma bakıp dersliği bulmaya çalışırken az önceki kızın tarifine uyarak koridorun sağ kısmına doğru yürümeye başladım.

"Nerede lan bu sınıf?"

Biraz yürüdükten sonra kendi kendime söylenerek olduğum yerde durup derince birkaç nefes alarak nefeslerimi düzenlemeye çalıştım.

"Allah'ım... Resmen götümden soluyorum şu anda."

Biraz daha etrafıma bakındığım sırada daha fazla zaman kaybetmemek için tam koridordan geçen birini durdurup dersliğin yerini soracaktım ki gözlerimin odağına aradığım dersliğin tabelası girdi.

Çölde susuz kalmış bir bedeviymişçesine hızlı adımlarla tabelanın bulunduğu sınıfa doğru yürüdükten sonra açık olan kapının kenarından içeriye baktım.

Gördüğüm boş sınıf beni hüsrana uğrattığı sırada öğrencilerin sıralarının önünde duran iki kişiyi fark ettim. Bu kişilerden sırtı bana dönük olan kişinin Oğuz olduğunu biliyordum çünkü onu tanımak için yüzünü görmeme gerek yoktu. Maşallah çocuktaki boy kimsede yoktu ve onun bu özelliği onu diğer insanların arasında ayırt edilmesi kolay biri haline getiriyordu.

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now