29

1.8K 166 44
                                    

*Yazar'dan*

Oğuz karşısına çıkan isimle beraber hızlıca o Yakup denen şerefsizin telefonundan gelen sinyallerin konumuna baktı ve uzun uğraşlar sonucunda o şerefsizin telefonundan gelen sinyalin şehrin uzak köşelerindeki bir ormanda olduğunu gördü.

Oğuz hızlıca bilgisayarındaki konumu telefonuna gönderdikten sonra yaptığı tüm işlemlerin izini sildi ve bilgisayarını kapatıp montunu alarak odasından çıktı.

Oğuz seri adımlarla koridoru aşıp merdivenlerden inerken bir yandan da kendine bir araba kiralamakla uğraşıyordu çünkü o şerefsizin telefonundan gelen sinyalin konumuna başka türlü gidemezdi.

Evet, oraya tek başına gidecekti.

Polisi devreye sokmak demek Akın'ı ve Akın'ın cinsel kimliğini riske etmek demekti. Üstelik polise gitmesinin de bir anlamı yoktu. Akın'la aralarında akrabalık bağı olmadığından dolayı polislerin Oğuz'un söyleyeceklerini çokta ciddiye almayacağını biliyordu.

Oğuz derin bir nefes aldı.

Kafasındaki karmakarışık düşünceleri toparlamaya çalışarak yurdun bahçesinden çıkarken güvenlik görevlisini olanları kimseye anlatmaması konusunda bilgilendirmeyi de unutmamıştı çünkü eğer bir kişi bile bunu öğrenirse her şeyin sarpa sarması an meselesi olurdu.

Oğuz yurttan çıktıktan sonra kiraladı aracın olduğu yere gitti ve kararmaya başlamış olan havayla beraber araca binerek telefonundaki konuma doğru ilerlemeye başladı.

Yola çıkmasının üzerinden geçen birkaç dakikanın ardından telefonu aniden çalmaya başladığında Oğuz onu arayanın ilk başta Yakup olduğunu düşünse de arayan numara Oğuz'un telefonunda kayıtlı olmayan yabancı bir numaraydı ve Oğuz bu numarayı daha önce görmediğine yüzde yüz emindi.

Yine de aramayı cevaplayıp arabanın hoparlörlerinden arayan kişiyle konuşmaya başladı.

"Alo?"

"Alo? Oğuz?"

Oğuz ona oldukça tanıdık gelen sesle kısa bir duraksama yaşadığında tanıdık gelen sesin sahibinin kim olduğunu çözememişti ve bu Oğuz'un kaşlarını çatmasına neden olmuştu.

"Kimsiniz?"

"Benim, Emir. Akın'ın oda arkadaşıyım."

"Emir mi?"

Oğuz şaşkınca konuştuğunda telefonun karşı ucundan derin bir nefes alış sesi gelmişti. Arayan Emir'di. Akın'ın kardeşim dediği, en yakın arkadaşı olan adamdı ve Oğuz'u neden aradığı açıkça belliydi.

"Evet... Şey ben Akın'a bir süredir ulaşamıyorum da acaba senin yanında mı diye soracaktım. Numaranı bana ne olur ne olmaz diye Akın vermişti ve bende ona ulaşamayınca endişelendim."

Oğuz içinden bir küfür savurdu. Ne yapması gerekiyordu? Karşısındaki adamın hala daha annesinin yanında olduğunu biliyordu ama eğer Oğuz ona bu durumdan bahsederse Emir'in buraya geleceğinden de adı kadar emindi.

Parmaklarıyla direksiyonu sıkıca kavradı.

Emir'e olanları söylemezdi.

"Ah... Şey Akın... Akın benim yanımda, evet. Biz şimdi dışarıdayız ve o da telefonunu yurtta unutmuş. Ondan dolayı ulaşamamışsındır. Endişelenecek bir şey yok."

Telefonun karşı ucundan rahatlamış bir şekilde dışarıya verilmiş bir nefes sesi geldiğinde Oğuz söylediği yalanın verdiği suçluluk duygusuyla sertçe yutkundu.

Çakmak (BxB)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant