76

693 60 207
                                    

*Yaklaşık iki hafta sonra*

*Akın'dan*

Parmaklarımın arasındaki sigaradan derin bir nefes çekerken bakışlarımı tek tük insanın bulunduğu bahçenin içerisinde dolaştırdım.

Oğuz'un bıçaklanmasından sonra doğru düzgün gelemediğim okula Oğuz'un mezuniyet için gerekli olan belgelerini teslim etmek için gelmiştim çünkü Oğuz'un odadan çıkmasına izin yoktu.

Yanlış anlaşılmasın onun odadan çıkmasına izin vermeyen kişi bendim.

Evet, yarası hemen hemen tamamen iyileşmişti ve geriye sadece yara izi kalmıştı ama yine de bu tedbiri elden bırakacağım anlamına gelmiyordu. Bu yüzden de Oğuz'un odadan çıkmaya izni yoktu ve çıkacaksa bile benimle beraber dışarı çıkmalıydı çünkü onun bir kez daha yaralanmasını göze alamazdım.

Oğuz'un odadan dışarı çıkmasına izin vermediğim gibi onun benimle olan temasını da kısıtlamıştım çünkü bir kez kontrolü kaybedince bir daha toparlayamadığımızın gayet de farkındaydım. Oğuz'a karşı koyma konusunda berbattım ve o bana ne derse anında ona itaat edesim geliyordu.

Hoş normal bu durumdan şikâyetçi değildim ama yarasını zorlamasını istemiyordum.

Parmaklarımın arasındaki sigarayı dudaklarıma götürerek sigaradan bir nefes daha çektim.

Yaşananlardan sonra Oğuz'a bir şey olmasından korkan yanım sürekli beni ele geçirdiğinden kendimi Oğuz'un şövalyesi ilan etmiştim.

Bundan sonra kimse ona zarar veremeyecekti.

Bunun olmasına izin vermeyecektim.

Elimdeki bitmeye yakın olan sigaradan bir nefes daha çektikten sonra biten sigaranın izmaritini çöp kutusunun kenarına bastırdım ve izmariti çöp kutusuna atarak Oğuz'un bana tarif ettiği yöne doğru ilerlemeye başladım.

Normal zamanda genelde Oğuz'u bahçede beklediğim için fakülte binasının içerisinin nasıl olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu ve bu evrakları teslim edeceğim kişinin odasının nerede olduğunu da bilmiyordum.

Bu yüzden de Oğuz bana nereye gitmem gerektiğini tarif etmişti.

Adımlarımı zihnime kazıdığım tarife göre yönlendirirken aklıma Metin şerefsizinin gelmesiyle beraber yüzüm istemsizce buruşurken Metin ve diğer şerefsiz arkadaşlarının hak ettikleri cezaları almaları içimi rahatlatıyordu.

Bana kalsa onları bir kaşık suda boğardım ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Uyku uyku diye bağıran gözlerimi sıkıca yumup açarken esneyerek önümdeki kapıyı itip içeri girdiğimde günlerdir doğru düzgün uyumadığımdan dolayı bedenimin yorgun düştüğünü biliyordum ama bu umurumda değildi.

O lanet kâbuslar tekrar geri dönmüşlerdi ve ben tekrar onları göreceğime uykusuz kalmayı tercih etmiştim.

Ancak Oğuz bu kararımdan hiç memnun değildi. Ona göre kâbus görecek olsam bile uyumalı ve dinlenmeliydim ama ben bu konuda Oğuz'a katılmıyordum.

Katılamıyordum.

O lanet kâbuslar şu anda eskisinden beter bir haldeydi ve kimse kusura bakmasın ama ben her gece sevdiğim adamın kollarımda ölüşüne şahit olmak istemiyordum.

Kafamı toparlamaya üzerimdeki uyku halinden kurtulmaya çalışarak başımı hafifçe iki yana salladım ve Oğuz'un tarifine göre yürümeye başladım.

Çakmak (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin