57

1K 92 138
                                    

*Birkaç saat sonra*

*Yazar'dan*

"Oğuz gerçekten gelmek zorunda değilsin."

Akın karşısındaki sevdiği adamı onunla içeri girmemesinin sorun olmadığına ikna etmeye çalışıyordu ancak Oğuz'un onu yalnız bırakmaya niyeti yoktu. Daha az önce mezarlıktan gelmişlerdi ve Oğuz, Akın'ı gözünün önünden ayırmak istemiyordu. Bu yüzden başını hafifçe iki yana sallayarak itiraz edeceğini belli etti.

"Gelmek istiyorum Kara'm. Seni yalnız bırakmayacağım. Hem babanda damadıyla tanışmış olur."

Akın'ın kaşları duyduklarıyla beraber ilk başta hafifçe çatılır gibi olsa da sonunda gevşedi ve bir adım atarak Oğuz'a yaklaştıktan sonra konuşmaya başladı.

Oğuz'un onunla gelmesini istememesinin en büyük nedeni babasının onun bir eşcinsel olmasına tepki verip vermeyeceğinden emin olamamasıydı. Evet, babası senelerdir hiçbir şeye tepki vermeyen biriydi ama Akın yine de tereddüt etmişti işte.

Üstelik nedense içinden bir seste Oğuz'un istemediği halde sırf onu yalnız bırakmamak için onunla içeri gireceğini söylüyordu ve Akın, Oğuz'u bir şeylere zorlamak istemiyordu.

"Ama yine de... Yani o kendinde değil. Etrafındakilere hiçbir tepki vermeyecek ve ben sadece onu bir görüp çıkacağım."

Oğuz yalnız olmalarını fırsat bilerek uzanıp Akın'ın ellerini kavradı ve başparmaklarıyla Akın'ın ellerinin üzerlerini okşarken güven vermek istercesine hafifçe gülümseyerek Akın'ın gözlerinin içine baktı.

"Olsun güzelim. Ben yine de seninle gelmek ve babanı görmek istiyorum. Ha sen gelmemi istemiyorsan orası ayrı tabi..."

Oğuz'un sonlara doğru kaşlarını kaldırarak söyledikleriyle beraber Akın ellerini tutan elleri sıkıca kavrayarak başını iki yana salladı.

"Benim için fark etmiyor hayatım. Gelsen de olur gelmesen de. Ben sadece seni istemediğin halde yanımda götürmek istemedim."

Oğuz duyduklarıyla beraber gülümserken bakışlarını bir an olsun Akın'ın siyaha yakın koyuluktaki gözlerinden ayırmadı ve hafifçe başını eğerek yüzünü Akın'ın yüzüne yaklaştırdı.

"İstiyorum dedim ya güzelim. Gidelim hadi. Saat geç olmadan eve dönmemiz gerekiyor, biliyorsun. Geç kalırsak teyzen bizi keser."

Akın'ın gözleri Oğuz'un söylediklerinin doğruluğuyla büyüdüğünde Akın panikle hızlıca konuşmaya başladı.

"Siktir... Haklısın mavişim. Valla geç kalırsak teyzem sana bir şey yapar mı bilemem ama beni kesin falakaya yatırır."

Akın'ın panikle konuşması Oğuz'un kendini tutamayıp gülmesine neden olduğunda Akın'da onunla beraber güldü ve ikili ellerini birbirlerinin ellerinden ayırarak yan yana önünde durdukları hastaneye doğru yürümeye başladılar.

Oğuz yine arada bir attığı kısa bakışlarla dikkatle Akın'ın yüzündeki ifadeleri izliyordu ve Akın'ın yine attığı her bir adımda ciddileşen ifadesinin farkındaydı.

Yavaşça derin bir nefes aldı Oğuz.

Arkadaş oldukları zamanlarda Akın'ın onu yanlışlıkla aradığı gün neden Akın'ın moralinin düşük olduğunu nihayet anlayabilmişti ve yanındaki bu güzel adama olan saygısı daha da artmıştı.

Akın'sa Oğuz'un bu düşüncelerinden habersiz bir şekilde hastane binasının kapısından içeri girdi ve ezbere bildiği yere doğru yürümeye başladı. Hemen yanında ona ayak uydururken sessizliğini koruyan mavişineyse içten içe minnettardı çünkü şu anda çokta konuşmak istediği söylenemezdi.

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now