19

2.5K 206 169
                                    

Herkese merhaba.

Bu kitap için, hatta diğer kitabımda dahil olmak üzere burada yazdığım en uzun bölümle karşınızdayım. Bu bölüm Word üzerinde 4089 kelime ve toplam 13 A4 sayfası uzunluğunda ancak söylemeliyim ki uzun olmasına rağmen oldukça içime sinen bir bölüm oldu.

Umarım sizlerde beğenirsiniz.

Eğer bölümü beğenirseniz, beğendiğinizi belli ederseniz sevinirim çünkü aramızda hayalet okuyucular olduğunu biliyorum. Eğer kitabımı beğendiyseniz bölümlere oy atın ve bana bu kitabı yazmaya devam ederken destek alabilmem için varlığınızı belli edin lütfen.

Herkesin desteğine ihtiyacım var.

Umarım beni yanlış anlamamışsınızdır.

Herkese iyi okumalar dilerim...

***

*Akın'dan*

Hemen kapısının önünde durduğum odadan içeri birkaç adım atarken bakışlarım istemsizce odanın duvarlarında asılı duran annemin fotoğraflarına takıldığında aldığım nefesin boğazımda takıldığını hissettim.

Annem... Öyle güzeldi ki...

Sertçe yutkunarak bakışlarımı annemin fotoğraflarından zorlukla çektikten sonra bakışlarımı yerinden milim kıpırdamadan dışarıyı seyretmeye devam eden adama, babama çevirdim.

"Ben geldim baba."

Babam sesime karşı hiçbir tepki göstermediğinde onun bu tepkisizliğine alışkın olan benliğimle ortak bir karar alarak yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve babama doğru yürümeye başladım.

"Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu, değil mi? Özür dilerim, okulum bu yıl biraz yoğundu. O yüzden sık sık gelemedim yanına."

Yavaşça babamın hemen karşısındaki koltuğa oturduktan sonra zar zor yüzümdeki yerini koruyan gülümsememle karşımdaki adama baktım.

"Baba..."

Dudaklarımdan dökülen bu iki hecelik kelimeye karşılık olarak babamın bana 'Oğlum' demesi için elimden gelen her şeyi yapar ve birçok şeyden vazgeçebilirdim ancak bu kelimeyi onun dudaklarından en son duymamın üzerinden yaklaşık sekiz yıl geçmişti ve ne yazık ki içimden bir ses bana bir daha asla onun oğlu olamayacağımı söylüyordu.

"Bakmayacak mısın yüzüme?"

Bakmadı. Buraya geldiği günden sonra hiç bakmamıştı zaten yüzüme. Onunla bir kez olsun göz göze gelememiştim. Yıllardır bir kez olsun sarılamamıştım ona.

İnsan babasına yaklaşmaya korkar mıydı?

Ben korkuyordum çünkü eğer ona onun istediğinden fazla yaklaşırsam tek yaptığım şey ona zarar vermek olacaktı. O günden sonra babam tüm dünyayla iletişimini kesmişti. Sadece hayatta kalacak kadar yemek yiyor ve su içiyordu ama onun dışında tüm gün pencerenin önünde oturup hastanenin bahçesini izliyordu.

Bedenen buradaydı ama ruhu çoktan annemle beraber bu dünyadan göçüp gitmişti.

"Konuşmayacak mısın benimle?"

Titreyen sesim yüzümdeki sahte gülümsemenin silinmesini sağlarken bakışlarımı babamdan çekerek derin bir nefes alıp sertçe yutkundum. Buraya defalarca gelmiş ve aynı şeyi defalarca kez yaşamıştım. Peki ya neden hala daha onunla hiçbir şey olmamış gibi konuşamıyordum? Neden sesim titremek ve gözlerim dolmak zorundaydı?

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now