60

1K 88 276
                                    

*Oğuz'dan*

Bakışlarımı karşımdaki gülen yüzüyle elindeki şişeyi bir mikrofon edasıyla tutarken kendi kendine konuşan Akın'dan ayıramazken derin bir nefes alarak ellerimi üzerinde oturduğum yatağa yasladım ve yükümü ellerime verdim.

Akın'ın 'Gidelim' demesiyle beraber oturduğumuz yerden kalkmış ve Özlem Abla'yla Canan Abla'ya eve gelemeyebileceğimizi ya da geç gelebileceğimizin haberini vermek için mesaj atmıştık.

Sonrasındaysa telefonlarımızı sessize almış ve olduğumuz noktaya en yakın otellerden birine gidip bir oda tutmuştuk.

Odayı tuttuktan sonrasıysa tam bir karmaşaydı.

Akın buraya geldiğimizde zaten çakırkeyif olan bünyesini son hızla sarhoşluğa yükseltmek için elindeki şişenin dibini görmüştü ve şimdi de elindeki boş şişeyi mikrofon gibi tutarken hava durumu haberlerini sunan spiker gibi bugün havanın nasıl olduğunu anlatıyordu.

Üstelik bunu yaparken gerçekten kendi kendine çok eğleniyordu.

Onun bu sevimli halleri benim kendi kendime gülmeme sebep olduğunda Akın olduğu yerde sendelemeyi bırakarak duraksadı ve sessizleşerek aniden bakışlarını bana çevirdi. Onun bu dikkatli bakışları yüzümdeki gülümsemenin silinmesine ve merakla ona bakmama neden olduğunda Akın hafifçe kaşlarını çatarak konuştu.

"Mavişim?"

Akın'dan daha önce hiç duymadığım bir tonda çıkan sevimli ses tonuyla şaşkınca duraksadığım sırada istekli ve hevesli gözlerle bana bakan Akın'ı fark etmemle beraber derin bir nefes alarak gülümsedim.

Karşımdaki koca adam yüzünde taşıdığı küçük bir çocuğun masumiyetini temsil eden gülümsemesiyle ve neşeyle parıldayan gözleriyle bana bakıyordu.

Üstelik bu halde gerçekten çok güzel görünüyordu.

"Efendim güzelim."

Akın konuşmamla beraber kocaman gülümsedi ve elindeki şişeyi ağzının yakınından çektikten sonra olduğu yerde hafifçe hareket ederken konuştu.

"Sana şarkı söyleyeyim mi? Sesimde en az benim kadar mükemmeldir."

Akın'ın yayvan çıkan sesi ve söylediği her kelimeyi yuvarlaması onun sarhoşluğunu bana net bir şekilde kanıtlarken parıldayan gözlerinin arkasındaki mayışmış bakışlar onun sızmaya yaklaştığını belli ediyordu.

Bu iyi bir şeydi çünkü ne kadar erken sızarsa o kadar uzun süre uyuyabilecekti.

Bakışlarımı karşımdaki yerinde duramayan bir çocuk misali olduğu yerde hareket etmeyi sürdüren adamın üzerinden çekmeden gülümsedim ve öne doğru hafifçe eğilerek dirseklerimi dizlerime yasladıktan sonra başımı iki yana sallayarak konuştum.

"Kendine geldiğin zaman hatırlayıp utanacağın şeyler yapmasan daha iyi olur güzelim çünkü sonrasında senin utanç verici şeyler yapmana izin verdiğim için bana kızacağını biliyorum."

Akın kafası karışmış bir ifadeyle kurduğum uzun cümleyi dinledikten sonra birkaç saniye boyunca sessiz kaldı ve ne söylediğimi anlamaya çalıştığını belli eden bir ifadeyle bana bakarken başını hafifçe yana eğerek üzgün bir ses tonuyla konuştu.

"Anlamadım ki ben. Şarkı söylemeyeyim mi yani? İstemiyor musun?"

Akın'ın az öncekinin aksine asık olan yüzündeki gülümsemenin silinme nedeni olmanın ağırlığı altında ezilirken derin bir nefes aldım ve gülümseyerek konuştum.

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now