37

2K 165 79
                                    

*Akın'dan*

Birkaç saat öncesine oranla oldukça yavaşlamış olan adımlarımla gecenin soğuk ayazında ağır ağır yürümeye devam ederken nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Oğuz'un yanından uzaklaşarak ara sokaklara girip ona izimi kaybettirdikten sonrasında kafamdaki düşüncelerle yürümeye başlamıştım ama nereye gideceğime asla karar vermemiştim.

Emir'in yanına gitmeyi anında elemiştim çünkü o Batuhan'la birlikte olmalıydı. Onların bu mutlu günlerini kendi karanlığımla lekeleyemezdim.

Emir dışında yanlarına gidip rahatça Oğuz hakkında konuşabileceğim iki kişi vardı. Bunlarsa Sezin ve Begüm'dü.

Begüm'ün yanına gidemezdim çünkü Begüm yurtta kalıyordu ve ben onun kaldığı yurda giremezdim. Bu yüzden geriye bir tek Sezin'in yanına gitmek kalıyordu.

Sezin okuldan arkadaşımdı ve oldukça kafa bir kızdı. Yanına gitsem beni geri çevirmez anında kollarını açardı. Bunu biliyordum ama saat oldukça geç olmuştu ve onu bu saatte arayıp rahatsız edecek olmak canımı sıkıyordu.

Derin bir nefes aldım.

Aldığım derin nefesle beraber iliklerime kadar üşümüş olduğumun yeni yeni farkına vardığımda elimi cebime sokarak telefonumu çıkarttım. Soğuktan buz kesmiş parmaklarımı algılamayı reddeden telefonum yüzünden elimi ağzıma yaklaştırarak birkaç kez parmak uçlarıma hohladım ve biraz olsun parmak uçlarımı ısıtmaya çalıştım.

Verdiğim sıcak nefeslerle biraz olsun ısınan parmaklarım nihayet telefonum tarafından algılanmaya başladığında telefonumun kilidini açarak rehberime girdim ve rehberimden Sezin'in adını bularak onu aradım.

Saatin on ikiyi geçtiğinin gayet de farkındaydım ama gidebileceğim başka hiçbir yerim yoktu. Otele falan gitmek istemiyordum. Yalnız kalmak istemiyordum. Birinin desteğine ihtiyacım vardı ve Sezin'in bu desteği bana verebileceğini iyi biliyordum.

"Alo."

Korktuğumun aksine gayet enerjik bir şekilde telefonu açan Sezin'le beraber rahat bir nefes alırken olduğum yerde durdum.

"Sezin."

Kuruyan boğazım yüzünden pürüzlü çıkan sesimle beraber sertçe yutkundum ve birkaç kez hafifçe aksırarak sesimi yerine getirmeye çalıştım.

"Efendim Akın kuşum."

Benim aksime neşeli bir ses tonuna sahip olan Sezin'in sesi içimdeki mahcubiyet hissinin arttırırken bakışlarımı içerisinde bulunduğum sokakta dolaştırdım.

"Neredesin güzelim?"

"Nerede miyim? Evdeyim. Bir şey mi oldu? Sesin niye böyle senin?"

Sezin'in ses tonu değişerek anında sorgulama moduna geçtiğinde onun sorduğu soruları es geçerek konuşmaya devam ettim.

"Müsait misin peki? Yanına gelebilir miyim?"

"Sana her daim müsaidim, tabi ki yanıma gelebilirsin de... Ne olduğunu bana söylemeyecek misin kuşum?"

Sorduğum soruya aldığım yanıtla içime tarif edemeyeceğim bir rahatlama duygusu yerleştiğinde derin bir nefes alarak Sezin'in sorusunu yanıtladım.

"Yanına gelince anlatsam, olur mu?"

"Olur, tabii ki olur. Kaç dakikaya burada olursun?"

Sezin'in anında onaylayan sesiyle beraber bakışlarımı etrafımda dolaştırdım. Aslında Sezin'in evinden çokta uzakta sayılmazdım. Onun evinden sadece birkaç durak uzaklıktaydım ancak bu saatte binebileceğim bir toplu taşıma olmadığı için yürümek zorundaydım ve bu da demek oluyordu ki bir saate yakın bir süre boyunca yürüyecektim.

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now