85

589 58 47
                                    

*Birkaç saat sonra*

*Yazar'dan*

Akın'ın uyanmasının üzerinden birkaç saat geçmişti. Doktorun dediğine göre Akın'ın durumu her geçen dakika daha iyiye gidiyordu. Bilinci tamamen kendine gelmişti ve sadece dinleniyordu.

Doktor durumu iyiye giden Akın'ın yanına iki kişi alabileceğini söyleyince Oğuz içeriye girmeyi çok istese de yine önceliği Canan'a vermişti. İçeri giren Canan birkaç dakika sonra bir yandan gülerken bir yandan da gözlerindeki yaşları silerek dışarı çıkmıştı.

"İnatçı keçimiz yine her zamanki gibi tam formunda resmen."

Onun dışarı çıkmasıyla oturduğu yerden heyecanla kalkan Oğuz hemen Canan'ın yanına gitti. Oğuz'un yanına geldiğini fark eden Canan'sa gülümseyerek ellerini gözlerinden çekti ve bakışlarını Oğuz'a çevirdi.

"Hadi kuzum. Gir içeri. Bizimki seni sora sora bir hal oldu."

Oğuz duyduklarıyla gülümserken heyecandan titreyen vücuduyla içeri girip hazırlandıktan sonra titreyen adımlarıyla yoğun bakımdan içeri girdiğinde Akın'ın kapalı olan gözleri onu duraksatsa da yine de yürümeye devam etti ve sessiz bir şekilde yavaşça yatağın yanındaki tabureye oturdu.

"Kara'm..."

Oğuz'un kısık sesini duyan Akın yorgunlukla kapattığı gözlerini kırpıştırarak aralarken başını sesin geldiği yöne çevirdi ve yorgun gözlerle Oğuz'a bakarak hafifçe gülümsedi.

"Mavişim..."

Akın'ın kısık ve yorgun sesi Oğuz'un yeni yeni durdurmayı başardığı gözyaşlarının tekrar gözlerini işgal etmelerini sağlarken, sevdiği adamın dolu gözlerini gören Akın'ında gözleri dolmuştu.

Teyzesinden öğrendiği kadarıyla oldukça uzun bir süredir baygındı ve bu süreçte Oğuz'un neler yaşadığını az çok tahmin edebiliyordu.

Yine de yüzündeki gülümsemeyi bozmadı, aksine büyüttü ve dolan gözlerine inat kocaman gülümsedi.

"Mavişim... Çok özledim seni."

Oğuz gözyaşlarının gözlerinden akmasına izin verirken uzanıp Akın'ın elini tuttu ve iki elinin arasına alarak Akın'a yaklaştı.

"Bende... Bende seni çok özledim güzelim. Öylesine çok özledim ki..."

Akın duyduklarıyla şefkatli bir biçimde gülümserken yapabildiği kadarıyla Oğuz'un ellerine sıkıca tutundu. Bu teması hisseden Oğuz içinden bir kez daha şükrederken eğilip Akın'ın elinin üzerine bir öpücük kondurdu.

"Gideceksin diye çok korktum Akın."

Oğuz'un söylediklerini duyan Akın bakışlarını bir an olsun karşısındaki mavi gözlerden ayırmazken başparmağıyla Oğuz'un elini okşadı.

"Bende korktum Oğuz, geri gelemeyeceğim diye çok korktum."

Oğuz duyduklarıyla beraber ellerinden birini yüzüne götürüp akmış olan gözyaşlarını sildi ve daha sonra tekrar Akın'ın elini iki elinin arasına aldı.

"Sen benden özür dileyince geri gelmek istemeyeceğini düşündüm."

Akın hafifçe başını onaylarcasına salladı. Yalan söylemeyecekti. Bir an olsun geri gelmekten vazgeçtiği olmuştu ama yapamamıştı.

Oğuz'u ve sevdiklerini bırakamamıştı.

"Annemi ve kız kardeşimi görünce bir anlığına orada kalmak istedim mavişim. Çok kısa bir anlığına da olsa pes etmek istedim ama yapamadım. Ne seni, ne de sevdiklerimi arkamda bırakamadım."

Çakmak (BxB)Where stories live. Discover now