27

2.3K 186 177
                                    

*Akın'dan*

Üşüyen ellerimin parmaklarını birbirine kenetlerken derince bir nefes alarak gecenin soğuğunun esir aldığı havayı ciğerlerime çektim ve başımı sırtımı yasladığım duvara yaslayarak sessizce oturmaya devam ettim.

Oğuz'a geçmişimden bir parçayı anlatmamın üzerinden birkaç dakika geçmişti ve biz bu süreçte yan yana oturup sırtımızı çatı duvarına yaslayarak birer dal daha sigara içmiştik.

Açıkça konuşmak gerekirse şu anda ellerimi ve apar topar odadan çıktığım için çıplak olan ayaklarımı hissedememeye başlamıştım. Hava o kadar soğuktu ki Oğuz'un bana verdiği monta rağmen içimin tir tir titrediğini hissedebiliyordum.

Yine de yerimden bir milim bile kıpırdamıyordum.

Belki Oğuz'u bu soğukta bekletmek bencillikti ama onunla böyle yan yana oturmak bile hoşuma gidiyordu. Bu yüzden de elimden geldiğince bu süreyi uzatmak istiyordum.

Üstelik daha anlattıklarımın verdiği o duygu karmaşasından da tam olarak çıkabilmiş değildim.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Oğuz'un karşısında iyi rolü yapmak her zamankinden daha zordu benim için ve dürüst olmak gerekirse ona iyi olmadığımı göstermek istiyordum.

Belki de uzun süre sonra hayatımda ilk kez teselli edilmek istiyordum.

Bilmiyordum.

Bakışlarımı birbirine kenetlediğim ellerimden ayırmazken akan burnumu hafifçe çektim. Sanırım biraz daha burada kalırsam şifayı kapmam an meselesi olacaktı.

Hoş hasta olmak benim umurumda bile değildi ama anlaşılan Oğuz'un umurundaydı.

Bakışlarımı bir anda oturduğu yerden kalkan ve tepeden tepeden bana bakan Oğuz'a çevirdiğimde Oğuz hafifçe gülümsemişti.

"İyiysen gidelim mi artık? Hem hava oldukça soğudu hem de saat oldukça geç oldu."

Oğuz'un söylediklerine itiraz etmeden ona hak verdiğimi belli edercesine başımı onaylar bir biçimde salladım.

"İyiyim, gidebiliriz."

Oğuz benden aldığı onayla beraber kalkmama yardım etmek için iki elini bana doğru uzattığında anlık olan tekleyen kalbimle beraber sertçe yutkunarak ellerimi onun benim ellerimin aksine sıcacık olan ellerinin arasına yerleştirdim.

Oğuz ellerimizin temas etmesiyle beraber ellerimi sıkıca kavrayarak beni yerden kaldırdı ve üzerimden biraz kaymış olan montu düzelttikten sonra ben daha neler olduğunu anlayamadan beni bir anda kucağına aldı.

Şok içinde reflekse kollarımı Oğuz'un boynuna sararken ağzımdan çıkanlara mukayyet olamadığım sırada kalbim sanırım atmayı bırakmıştı.

Bismillahhirrahmanirrahim...

"Lan! Ne yapıyorsun oğlum!? İndirsene beni!"

Üzerimdeki şaşkınlıktan kurtulmaya çalışırken Oğuz benim söylediklerimi tınlamadığını belli eden bir yüz ifadesiyle yürümeye başladığında ona sardığım kollarımı çözdüm.

"Ayakların çıplak Akın. Zaten hava yeterince soğuk bir de çıplak ayaklarla yere basarsan hasta olursun. Ayrıca geçen sefer seni gördüğümde geçirdiğin kriz bu kadar yüksek olmamasına rağmen ayakta durmakta zorlanıyordun. Şimdi istesen bile yürüyebileceğini sanmıyorum."

Oğuz'a hak veren yanım susmamın en iyisi olduğunu bana söylediğinde içimdeki o sese uyarak bir süre sessiz kaldım ama Oğuz'un merdivenleri inmeye başlamasıyla beraber bakışlarımı Oğuz'un yan profilinden görebildiğim yüzüne çevirerek panikle hızlıca konuştum.

Çakmak (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin