Benlik ve Sırlar -Gliondel-

348 59 18
                                    

"VızPır Kovan'a gitmeye ne dersin?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"VızPır Kovan'a gitmeye ne dersin?"

Sale'nin sorusuyla irkildi Gliondel. Dakikalardır sarılmış halde duruyorlardı. Başı arkadaşının göğsünde, gözünden akan damlaları saymıştı Gley. Her bir yaş elmacık kemiğinin üzerinden süzülüp burnunun ucuna doğru akmıştı. Gıdıklayan, tuzlu bir yol oluşmuştu teninde. Başını kaldırıp burnunu çekti. "Yapmam gereken çok fazla iş var. Kral olmak... o kadar kolay bir iş değil."

"Bunu söylerken bile ne kadar kibirlisin." Sale gülümsemişti. "Her şeyin en mükemmel olmasını isterdin sen hep. Küçükken, Rahifel yıllarında, sonra Finrol'da... her yerde, yaptığın en işte en iyisi olmayı arzuladın. Niye noksanlardan bu kadar korkuyorsun?"

"Korkmak değil bu, elfler hep konuşur. Her olayda yerecek bir şey mutlaka bulurlar. Benden yetersiz olanların sadece ufak bir eksiklik yüzünden beni eleştirmelerine göz yumamam. Buna en baştan engel olmaya çalışıyorum ben de... mükemmel oluyorum." Son sözü sır verircesine eğilerek söylemişti Gley.

"Peki söyle bana, neler yapman gerekiyor?" Sale yorgun gözlerini ovarak hafifçe esnedi. Bir elf bedeni çok zor yorulurdu ama mutsuzluk kandaki dirençleri hızla azaltırdı. Bu da güçsüz bir vücuda yol açardı. Bitkinlik de cabasıydı. Sale, Merfos'un götürülüşünden sonra oldukça yıpranmıştı.

"Aklından geçenleri sil Sale, bana yardım edemezsin. Dinlenmen gerek." Gliondel azarlayan ve otoriter bir ses tonu kullanmıştı. "Dirençlerin azalmış farkında mısın? Sonsuz gençlik ve ölümsüz bir hayat ihtimali... Bunları sağlayan tek şey kanındaki dirençler ve sen mutsuzlukla vücudunu yıpratarak onları hızla yok ediyorsun. Söyle bana ölmek mi istiyorsun?"

"Zaten yeterince dinlendim ama inan bana yalnızken daha kötü hissediyorum." Sale iç çekti. "Aklıma sürekli Merfos geliyor ve bir şey kalbimi hiç durmadan deşiyor sanki. Dersler de iptal oldu. Yani oyalanacak bir şeylere ihtiyacım var." Ölen kral Torga'ya saygıdan belirsiz bir süreyle eğitim de dahil her şey duraksamıştı.

"Bu işe el atmalıyım. Eğitim durmamalı, genç beyinler bizim için çok önemli."

"Diyar teamülleri... " Sale imalı bir şekilde gözlerini kaçırmıştı. "Bazı şeyleri değiştiremezsin Gley."

"Benimle bahse girme." Uzun zamandan sonra ilk kez karşılıklı olarak gülüyorlardı. Böylece Gley ellerini çırptı. "Pekala, o zaman akşamüzeri benimle Tuz Denizi'ne gelmelisin. Kraliçe Rihen, kii'falar eliyle öldürülen Dizekihalar için bir anma töreni düzenliyor ve bize de bir davet mektubu yollamış. Gitmemek olmaz, yeni müttefiklerimizle aramızdaki bağları güçlendirmeliyiz öyle değil mi?"

"Peki bu son cümlenin alt metni ne?" Sale akıllı bir elfti ve gözlem konusunda son derece yetenekliydi. Etraftaki izler kadar yüzdeki mimikleri de başarıyla çözümleyebilirdi. "Onlarla sadece bağ güçlendirmek istemiyorsun, değil mi?"

Gliondel sıkıntılı bir nefes aldı. "Elf cini isyanını mutlaka duymuşsundur. Doğal bağı hiçbir zaman reddetmedi onlar ama şimdi kendi canlarını da hiçe sayarak orman elflerini avlıyorlar. Dizehikalar ve cinler yüzyıllardır husumetliyken nasıl olur da deniz halkı, kıyıda köşede cinlerle fısıldaşarak konuşur."

"Sen de Tuz Denizi'ne giderek bunu eşelemek istiyorsun." Sale tartarcasına baktı Gliondel'e. Kollarını kenetlemişti. O da biliyordu Dizekihaların cinlerden ne kadar korktuğunu, çünkü deniz halkına işleyen tek büyü cinlerin ellerinde filizlenirdi ama bunun önüne geçmek için zaten halihazırda bir yemin edilmişti. Dizekihalar durduk yere bu düzeni neden bozardı ki?

Böylece aklındakileri dillendirdi Gley. "Bana diyorsun ama bu sulu halk çok daha kibirli. Her şeyde tek olmak istiyorlar. Akademileri Uspanta başarısıyla göz dolduruyor, Diyar'da nam salmış halde. Kendilerine ait baloncuklu bir alfabeleri var: Loon. Ayrıca bağımsız bir yönetime sahipler. Daha da fazlasını istemelerinin önünde ne engel var?" Sorusuna yine kendi cevap verdi. "Hiç."

"Haklı olabilirsin," diyerek gardını düşürdü Sale. "Oraya seninle geleceğim ama öncesinde biraz kafa dağıtmalıyız Gley. Kendimizi iyi hissetmek için bir şey yapmayalı çok uzun zaman oldu."

Böylece VızPır Kovan'a doğru ilerlediler.

**

Festival izleri hızla silinmişken VızPır Kovan en sakin günlerinden birini yaşıyordu. Arı şeklini alan esanslar havada süzülüyordu. Masalar pırıl pırıldı. Sera etkisi veren cam duvarlar sayesinde devasa gözüken bitkiler her yeri kuşatmıştı ama içeride Sale ve Gley'den başka sadece beş elf vardı. Onlar da aynı masanın etrafını sarmıştı. Masa yüzeyinde ise birbirinden leziz yemekler ve içecekler göze çarpıyordu.

Duvara asılan parşömenlere göz attı Gley. 'Kral Torga'nın ruhu burada daima hissedilecek.' Her birinde sadece bu cümle yazıyordu. Elfler bu yası hiç bitirmeyecek gibi görünüyordu.

"Diyar seni destekliyor." Sessizliği bölmek adına konuşan Sale cümlesini her anlama çekilebilecek bir ifadeyle söylemişti. Yeriyor da olabilirdi, umutlu da.

Gliondel dudaklarını büktü. "Öyle mi diyorsun?" diyerek sordu. Bu sual defalarca zihninden de geçmişti. Ne yaparsa yapsın Diyar ruhu Gley'in önünü kesmiyordu. Kaos sevmeyen Diyar nasıl olur da kaos mimarı birini desteklerdi? İşte bunu aklı bir türlü almıyordu.

"En basit örnek kiri." diyerek ellerini iki yana açtı Sale. Her şey apaçık ortadaymış gibi gösteriyordu bu hareketiyle. "O an boş bulundum ama kirinin sadece tek elfle bağ kurduğunu biliyorum. Buna rağmen sana bir istisna tanıdı, seni Merfos'la buluşturdu sis bitkisi. Diyar seni güçlendiriyor Gley, sana ayrıcalık tanıyor."

Aslında bana bir şans veriyor, diyerek düşüncelerinde düzeltti bunu Gley. Diyar belki de pişmanlığımı hissediyor. Bana yaşananları düzeltmek için fırsat üstüne fırsat tanıyor. İçeceklerini getiren dişi elfle düşünceleri bölündü. Elfe kısaca gülümsedi, titreyen parmaklarını görmüştü onun. Heyecanlıydı dişi elf çünkü bir kralla karşı karşıyaydı. Egosunun hafifçe okşandığını hissetti Gley ama bu hissi hızlıca derinlere gömdü. Kibirli olmaktan vazgeçmeliydi. "Haklı olabilirsin," diyerek omuz silkti sadece. Sonra içeceğinden bir yudum alıp kuruyan boğazını yumuşattı. "Tuz Deniz'ine gidecek olan hediyeleri sen hazırlar mısın?"

Sale gülümsedi. "Elbette ama itiraf et, tüm vaktini kendini hazırlamaya harcayacaksın öyle değil mi?" Eleştiren nazarlarla bakıyordu şimdi ama hala gülümsemeye devam ediyordu.

"Ah tabii ki." diyerek gömlek yakalarını havaya kaldırdı Gley. "Gizli bir iş üstündeyken öyle göz kamaştırmalısın ki etraftaki elfleri diğer tüm detaylara karşı kör etmelisin. Sadece seni görmeliler, sırlarını değil."

Bu bölüm kibre değindik biraz, siz bu duygu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu bölüm kibre değindik biraz, siz bu duygu hakkında ne düşünüyorsunuz?

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now