Polen Rüzgarı -Efe-

719 106 44
                                    

Tahta döşeme gıcırdayarak ayakların baskısına tepki gösterdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Tahta döşeme gıcırdayarak ayakların baskısına tepki gösterdi. Efe yeni adımını dikkatlice atarak küçük iskeleden ayrıldı ve Herna'nın köhne yerine yeniden giriş yaptı. İki katlı, kütüklerden yapılma bu yapı kelimenin tam manasıyla dökülmek üzereydi. Nehrin tam üstünde durmasını sağlayan uzun ve kalın kütükler toprak zemine sabitlenmişti. Yapıyı çevreleyen veranda, iskelenin devamı halinde uzanıyor ve arka kısımda merdiven formuna bürünerek ikinci katla bağlanıyordu. Üst kata içeriden herhangi bir giriş yoktu; zaten yukarısı müşterilerin uğradığı bir yer de değildi. Efe, Kurbağa Göz lakaplı Herna'nın orada yaşadığına dair söylentiler duymuştu. 

Burnuna dolan çürümüş yosun kokusu, yüzünün ekşimesine neden oldu. Hırçınlığını dalgalara aktaran nehirden denizleri aratmayacak şekilde iyot kokusu yükseliyordu. İskeleye çarpan suyun sesi bir an irkilmesine neden olsa da kendini çabucak toparladı.

Tahta döşeme yeniden gıcırdadı.

Yer yer kırılmış veyahut sudan kabarmış ahşabın acınası bir görüntüsü vardı. Yemek ve içki lekeleri uzun zamandır silinmedikleri için kurumuş ve yüzeyin yeni bir katmanı haline gelmişlerdi. Göze hoş gelen tek ayrıntı iri mantarlardan üretilen taburelerdi; ne var ki onlar da canlı renklerini çoktan kaybetmişlerdi.

Küçülen grubun üyeleri arka masaya yeniden kurulduğunda Efe de tezgaha ilerledi. Dazlak kafası ayna gibi parlayan Herna Meres'e öfkeli bir bakış atarak elindeki bardağı kurulamaya girişti. Omzundan sarkıttığı ikinci bir beyaz bezi daha vardı; her iki bez de Efe'nin kaynağını hayal etmekten çekindiği lekelerle doluydu. "Ne istiyorsun?" Herna'nın memnuniyetsiz sesi defol git, der gibi çınlamıştı.

Efe omuz silkerek "Şöyle ekşili, meyve aromalı bir şey istiyoruz Kurbağa Bey," dedi. Herna'nın bakışları kararınca sertçe yutkundu. "Lakaplar... O kişiye seslenmemiz için değil midir acaba?" Sesi son derece tiz çıkmıştı.

"Nehrin bu bölgesinde yaşayan kurbağa miktarı fazladır, insan." Başını Efe'ye yaklaştıran Herna bardağı yavaşça tezgaha bıraktı. "Gözlerimin kurbağaya benzer bir hali olduğunu mu düşünüyorsun?"

"H-hayır." Herna'nın pis nefesi yüzünü yalarken Efe hızla geriledi. "Çok fazla miktarda yaşadıklarına göre bolca kurbağa yemeği yapıyor olmalısınız. Siz yine de çok fazla yemeyin." Pis kokulu nefesi dağıtmak için elini havada salladı. "Ağız sağlığı açısından yani."

Herna hırlamaya benzer bir ses çıkarınca Efe tökezleyerek geriledi ve beklemeksizin masaya geçti. "Servis bitmiş, birazdan kalksak iyi olur." Herna'ya kısa bir bakış attı ve hızla kafasını geri çevirdi.

"Onu kızdırdın değil mi?" Deri bilekliklerini düzelten Meres'in bakışları masadaydı; yüzünde sevimli bir gülüş asılıydı.

"En azından kafasına tekmeyle bardak fırlatmadım." Efe de gülmeye başlamıştı.

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now