İpteki Hatıra - Ekin-

757 112 48
                                    

Efe

Ummak

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

Ummak.

Sevgiyi, hala sevilmeyi ummak.

Kulaklarında yumuşak sesli bir kadının hüzünlü tınısı gezinirken Ekin duyduğu sözleri anlamlandırmaya çalıştı. Kendi iç çatışması olabilir miydi bu; çoğu zaman arka planda kalsa da hala Çetin tarafından sevilmeyi arzuluyordu. Boğazında yakıcı bir kuruluk hissettiğinde yutkundu. Göz kapaklarının üzerinde tonlarca ağırlık vardı sanki.

Uzun, düz kirpikleri titreyip karanlıkla bulanık manzarası arasında şeritli gölgelere dönüşürken doğrulmaya çalıştı. Elleri beton yüzeyle kesişmişti. Sert bir zeminde yatıyor oluşu garipti ve uyuşmuş bedeni günler sonra ilk kez Ekin'i ciddi anlamda endişelendirmişti. En son Diyar tarafından dayatılan, karanlık rüyalarda vücudu bu hislere bürünmüştü. Rüya görmüş olmalıyım, diye düşündü tekrar tekrar yutkunurken. Ne var ki hiçbir şey hatırlamıyordu. Görüşü netleştiğinde dolgun dudakları şaşkınlıkla aralandı; işlek zihin kulesi de denilen ortak çalışma alanındaki deha-re odasındaydı. Yumurta akı kıvamındaki sihirli suyla dolu havuz hemen yanı başındaydı.

Deha-rede bir şey görüp bayılmış sonra da çılgın rüyalarla mı sarmalanmıştı? Öyleyse bile ne görmüş olabilirdi ki; babasını mı? Bu düşünce kalbini bir mengene gibi sıkıştırdı. Babasını görmek için henüz hazır değildi; bunu kendine defalarca söylemişti. Belki de gördüğü başka bir şeydi. Ama ne?

Hızla ayaklandığında başı bir çark misali döndü. Dengesi bozulduğunda duvarla bitişik taş banklardan destek aldı. Düşüncelerindeki ana ve tali yollar tıkanıp çıkmaz sokağa dönüşmüştü. Güvenli bir alana, arkadaşlarının yanına gitmeliydi. Devasa binayı ardında bırakıp koşar adım çimli zeminin üstünde ilerlemeye başladı. Havadaki renkli toz ve polen seviyesi artmıştı. Belirli aralıklarla yollara dikilen uzun tahta sopaların ucunda, kırmızı şeritli bayraklar dalgalanıyordu. Kumaşın şeritsiz kısmında antenlerine devasa polenler takılmış iki dans eden arı resmedilmişti. Arıların tüylü bacakları sanki özenle kabartılmıştı.

Finrol merkezi de olduğundan daha kalabalıktı. Küçük elfler neşeli çığlıklar atarak koşturuyor, yetişkinler ise küçük gruplar halinde ya yürüyor ya da etrafa serilmiş minderlerin üstünde oturarak sohbet ediyordu. Kaygısız bir güruhtu; Ekin'in hayallerindeki muhteşem elf tablosuna ne de güzel uyuyordu. Ekin istemsizce gülümserken buldu kendini. Bir an için her şeyi unutup bu coşkulu kalabalığın arasına karışmak istedi. Derken ince ve uzun bir dil sağ yanağını şakağına kadar yaladı. Tenindeki tükürük tortusunun hissiyle yüzü buruşan Ekin hızla yana kaçtı. Hemen yanındaki ağacın alçak seviyesindeki bir dala tutunan guanej miskince kendisini süzüyordu. "Şapşal şey," diye söylenerek büyük bir yaprağı koyu yeşil renkteki hayvana uzattı. Guanej yaprağı aldığında sivri dikenlerini uysalca tenine tekrar gömdü ve artık umrunda olmayan Ekin'e sırtını çevirdi.

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant