Savruk Zihin -Efe-

466 81 99
                                    

Efe'nin Diyar'a gelmeden önce krallıklar ile ilgili bilgisi sadece kitap ve filmler ile sınırlıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Efe'nin Diyar'a gelmeden önce krallıklar ile ilgili bilgisi sadece kitap ve filmler ile sınırlıydı. Fazla sınırlı bir bilgiydi bu... ama bir kralın ne denli önemli olduğunun da farkındaydı.

Parmaklarının arasında Meres'in teninin sıcaklığını hissederken onun yönlendirdiği yollara sapan adımlar attı. Gökyüzü görsel bir şölen sunuyordu; yıldızlar, mor renk kadife bir cübbenin desenleriydi sanki. Ne var ki yer, tam zıttı bir dehşete düşmüştü. Stantlarını açmanın telaşındaki satıcı elfler, polenlerin serpildiği yolda volta atan aylaklar, içeceklerini şen kahkahalar eşliğinde yudumlayan birkaç genç... Hepsi de sesi duyduktan sonra sırra kadem basmıştı sanki. Hayret nidaları, şaşkın fısıltılar, ters yüz olan renkli minderler, çimlere dökülen içecekler... Telaşlı hareketlilik dakikalar boyu sürmüştü; herkes sarayın içlerine doğru akın etmişti. Ne var ki Meres ve Efe'nin istikametleri sarayın tersineydi.

Adımlar peş peşeydi, hızlıydı, birbirini tamamlıyordu. Sonunda Efe nefes nefese bir halde kolunu çekti ve Meres'i güç bela durdurdu. "Yanlış yöne gidiyormuşuz gibi hissediyorum." Kıpırtılı gözleri ormanlık alanı inceliyordu, Finrol'un bakir kısımlarına yürüyorlardı. "Farkındaysan senin ile en son burada karşılaştığımızda gözü dönmüş bir kii'fa bize saldırıyordu."

"Yanılıyorsun, sana saldırıyordu. Ben ise sadece tesadüfen buradaydım ve mecburen o yaratığı haklamak zorunda kaldım." Meres hafifçe gülümsedi. "Fazla insan görünüyordun." Sonra başını çevirerek yürümeye devam etti, siyah saçı gömleğinin omuz kısmını yalıyordu.

Efe yüzünü buruşturarak aceleci adımlar attı. "Fazla insan mı?" Sesi tiz perdeden çınlamıştı.

"Çok hantal yürüyorsun, adımların sarsak ve..." Meres yan gözle Efe'yi süzdü. "Hiçbir elf bir kii'fa gördüğünde çığlık atarak kaçmaz."

"Öyleyse aklınızı kaçırmışsınız." Efe kii'fanın tebeşir rengi cildini, mor ve kıvrımlı dilini, yırtılmış gibi duran dudaktan yoksun ağzını düşündü. "O şey mezardan fırlayıp gelmiş gibiydi."

"Aslında düşününce gerçekten de mezardan fırlayıp geldi çünkü biliyorsun, ölü dokulardan oluşmuş bir varlık o." Meres sonunda ellerini beline koydu; deri yeleğinin iplerini sıkıca bağlamıştı. Etrafı inceliyordu.

"Ciddiyim," diye soluklandı Efe. "Biz nereye gidiyoruz?"

"Yolculuğumuza çıkıyoruz Kıvırcık." Meres deri bilekliklerini düzeltti. "Fırsat ayağımıza geldi, kargaşadan yararlanıp fark edilmeden zindanlar için yola çıkacağız."

"Hayır." Efe'nin ilk kez kaşları çatılıyordu ve cevabı netti. "Neler olduğunu hiç mi merak etmiyorsun? Torga senin kralındı, güvenlik açığı olabilir, saraya bir saldırı olabilir ve sen doğruca ormana koşuyorsun."

"Çünkü saray içinde endişe etmem gereken kimse yok ve Bertira da birazdan burada olacak." Meres sabırsızlığını ele veren bir şekilde ayağını sallamaya başladı. "Açıkçası Torga sadece gelenekler yüzünden başa geçebilmiş bir kraldı ve ya o ya Gliondel... Tahta kimin geçtiği benim için hiç fark etmiyor." Meres cümlesini bitirdiğinde Bertira birkaç metre ötede belirdi; gözleri şaşkın bir ifade ile dolmuştu. "Bertira!" Meres pantolonun toplanmasını umursamadan dizlerinin üzerine çöktü. "Sen iyi misin?"

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now