Tılsım -Aramir-

448 85 112
                                    

Gri Görücü Arzoveyhn yaşlı bir muhafız ağacının altına uzanmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gri Görücü Arzoveyhn yaşlı bir muhafız ağacının altına uzanmıştı. Sırtını pütürlü gövdeye yaslamış ve bacaklarını çapraz hale getirmişti. Başı önüne düşmüştü; uyukluyor gibi görünüyordu ama Aramir aslında onun uyumadığını biliyordu. Etrafındaki dumanlar Arzo'nun görülerine başvurduğunu gösteriyordu. Tehditten uzak alanları kolluyordu Arzo ve grup için güvenli bir güzergah çiziyordu.

Birkaç metre ötede ise şifacı Hardibak şişeler ile savaş veriyordu. Hörgücü gibi sırtında taşıdığı çantaları yere indirmiş ve içindekileri zemine saçmıştı. Bekledikleri bu zamanı en iyi şekilde değerlendirmesi gerektiğini söylemişti; her duruma uygun merhem ve iksirler hazırlıyordu. Faudkalar çoğunluktaydı. Terlemeye devam ediyordu Hardibak, buna rağmen gür, kıvırcık saçını toplamamakta inat ediyordu.

Vatkalı, uzun cübbesini yanına koymuş olan Gohva sakalını sıvazlayarak Kandria'yı dinliyordu. Kandria ise bir yandan konuşuyor diğer yandan ise Aramir'e kaçamak bakışlar atıyordu. Kızıl saç telleri başının önüne düşmüştü; eline aldığı ince dal parçası ile yere daireler çiziyordu.

Aramir ayaklanarak poposunu silkeledi. Gölden çıkıp bu üçlüyle karşılaştığında kendini oldukça coşkulu hissetmişti; Diyar'a kafa tutabilirmiş gibi. Ne var ki şimdi... Sönmüş bir balona dönmüştü. Gölge kayıptı, halkı ona yüz çevirmişti, büyüdüğü topraklar Aramir'e yasaklıydı. Her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştı, durum bu iken diğer yerleşkeleri nasıl ikna edebilirdi ki?

Gölün kenarına kadar yürüdü; sazlar ayaklarına dolanıyordu şimdi. Karamel gökyüzü neredeyse siyaha dönmüştü; gecenin derin zamanlarındaydılar. Uğultular da kesilmişti, hayvanlar evlerine çekilmişti; tıpkı Tearin elfleri gibi. Sivri yapıları görebiliyordu Aramir, renkli boruların ışıltısı hariç her bir bina karanlığa gömülmüştü. Tam bu esnada kaleden bir haykırış yükseldi; boğuk, vahşi ve dizginlenememiş bir sesti bu. Kii'fa, diye düşündü Aramir huzursuzca. Ejelf geni o yaratıkların gelişimini hızlandırdı ve Suvilla şimdi bir ordu oluşturmanın peşinde. Kanatlı ve neredeyse yok edilemez bir ordu...

"Gölge'yi bulmak zorundayız." Kandria'nın sesiydi bu; Aramir, dişi elfin yanına geldiğinin farkına bile varmamıştı. Kandria devam etti. "Suvilla daha fazlasını oluşturuyor ve o kanatlı kii'faları yok edebilmek için ejelf kanına ihtiyacımız var. Biliyorsun."

Aramir elbette biliyordu. Kii'falar ortaya çıktığından beri herkesin ezberlediği bir kuraldı bu: Yaratık hangi türlerin dokularından oluştuysa, onların kanını kullan Faudka'da. Tersi bir durumda iksir tamamen işlevsiz olurdu ve ejelflere yaklaşmanın zorluğu düşünüldüğünde Gölge bir hazineye dönüşüyordu. Aramir Kandira'ya ters bir bakış attı. "Sizin aksinize ben kanını değil Gölge'nin kendisini önemsiyorum ve elbette ki onu bulacağım."

"Alınganlığın lüzumu yok." Kandria derin bir nefes çekti içine. "Tearin'in en çok bu vaktini seviyorum. Tamamen kendine aitsin, koşturmacalar yüzünden düşüncelerini dizginlemek zorunda değilsin."

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now