Büyüyen Saf -Ekin-

166 35 9
                                    

Hanın alt katı yoğun bir dumanla kaplıydı, ağır ve yağlı bir yemek kokusu havaya sinmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hanın alt katı yoğun bir dumanla kaplıydı, ağır ve yağlı bir yemek kokusu havaya sinmişti. Elfleri kurgulanan şekilde salt parlak bir imaja indirgemek saçmaydı, Ekin bunu çoktan anlamıştı. Pek çoğunun zarif bedeni vardı doğru, büyüyle kuşatılanlar parlak bir aura yayıyordu evet ama genel anlamda endüstri ve teknolojiden uzakta, eski zamanlardaki bir topluluk gibi yaşıyorlardı. Onların da iyi ve kötü yanları vardı; taht için entrika çeviriyorlardı, içmeyi ve köhne barlarda takılmayı seviyorlardı. İnsanlar gibiydiler ama aynı zamanda büyülü birer yaratıklardı.

Onlar değil Ekin, diye düşündü. Biz diyeceksin. Sen de artık o büyülü yaratıklardan birisin.

Tekrar ellerine baktı. Dün geceki şey sadece bir tesadüf müydü yoksa içindeki uyuyan bir yer artık aktif hale mi gelmişti? Derin bir nefes aldı. Uykuda saatler geçirmişti. Gün bir dönümünü tamamlamıştı ve yeniden akşam yemeği vaktindeydiler. Masalardaki kalabalığı buna yordu. Elfler iştahlı bir şekilde önlerindeki tabaklara saldırıyordu. Erkek yoğunluğu vardı ve nasıl yediklerini hiç önemsemiyor gibi görünüyorlardı. Yağlar dudak kenarlarından akıp ağızlarının ışık altında parlamasına yol açıyordu. Bazıları kıyafetlerinin kol yenleriyle yağ tabakasından kurtuluyordu. Geğiren ve sonrasında göbeğini ovuşturan bile vardı. Yüzünü buruşturan Ekin bu ilkel güruh arasında Aramir'i görmeye çabaladı. Köşede bir kalabalık toplanmıştı ve içerideki diğer masaların aksine oradan çıt çıkmıyor gibi görünüyordu.

Kalabalığı yararak oraya ilerledi. Aramir düşünceli bir şekilde çenesini sıvazlıyordu. Sağ yanında Arzo solunda Kandria oturuyordu. Hardibak ve Gohva hemen arkalarında ayaktaydı. Gohva incelediği bir parşömen üzerine kendi kendine yorumlar yapıyordu. Hardibak ise masaya şişe dizmekle meşguldü.

Aramir sıkıntılı bir şekilde iç çekti. "Arzo'nun görülerine her zaman güvenirim. Bu yüzden kii'faların Diyar'ın dört bir yanına dağıldığına ne yazık ki inanıyorum. Suvilla artık beklemiyor, harekete geçti. Bu kasabadaki ciddiyetsizlikse beni gerçek anlamda hayal kırıklığına uğrattı." Umursamaz bir şekilde yemek yiyen kalabalığı işaret etti. "Şu işe bak, sanki ölmek hiçbirinin umurunda değil."

"Onların açısından da bakın, Prens Aramir." Aramir'in etrafındaki kalabalıktan biri konuşmuştu. Sarı saçlı, cüsseli bir erkek elfti bu. "Finrol'a oldukça uzak bir kasabayız. Kendi yağımızda kavruluyorduk bu zamana kadar. Taht etrafında dönen hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Daha önce tek bir kii'fa bile görmedik. Şu masalardaki elflerin pek çoğu sizin Prens Aramir olduğunuza inanmadığı gibi kii'faları da abartı korku masalları olarak düşünüyor. Onlar yüzünden canınızı sıkıp bizi görmezden gelmeyin lütfen. Biz size inanıyoruz ve yaklaşan tehlike karşısında gerçekten de korkuyoruz."

"Korkmalısınız da." Kandria hiçbir sıcaklık barındırmayan sesiyle konuşmuştu. "Kii'falar küçük görülecek düşmanlar değil. Üstelik artık kanatlandılar da ve normal, depolarınızda beklettiğiniz faudkalar onlar üzerinde işe yaramaz. Detayları boş verin ve sadece dediklerimize odaklanın." Masa üzerindeki şişelerden birini eline aldı. "Yalnızca bu faudkalar kanatlı olanları öldürebilir."

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin