Görüler -Aramir-

329 41 18
                                    

Ekin'in hazır olmasından kasıt kızın Dünya'ya adapte olan ve insanlaşan yanını köreltmekti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ekin'in hazır olmasından kasıt kızın Dünya'ya adapte olan ve insanlaşan yanını köreltmekti. Elfler kendi görüntülerinde Dünya'ya geçiş yapamazlardı, ne kadar insan kanı taşırlarsa taşısınlar bu mümkün değildi. Aramir Dünya'ya defalarca gitmek istemiş ve bunun için bir hayvanın formuna bürünmesi gerekmişti. Gliondel de aynı şekilde gerçekleştirmişti geçişlerini ve ikisi de saf kan elf değildi; melezlerdi.

Buna rağmen Ekin orada tam da şu an göründüğü gibi yaşamıştı. Arzo'nun bu hususla ilgili bir teorisi vardı. "Anladığım kadarıyla orada doğmuş olman kilit nokta. Sen saf kansın evet ama vücudun nerede doğduysan oraya adapte olmuş gibi görünüyor. Bu yüzden insanları andıran özelliklerin baskın hale gelmiş."

"Elf yanın inkar edilemez şekilde ortada." Aramir sözü devralmıştı. "Yine de baskın tarafın sana köstek oluyor. Vücudun çabuk yoruluyor, büyün tam anlamıyla aktifleşmiyor. Birkaç gün zihnin oldukça yorulacak Ekin, buna hazır mısın?"

"Ah evet, oldukça hazırım." Elindeki bardağı havaya kaldıran Ekin temkinli bir şekilde söylemişti bunu. Henüz odalarına çekilmemişlerdi, kritik edilecek oldukça fazla konu vardı. Üstelik masalar da yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Handan çıkan elflerin fısıltılarında Aramir'in adı yükseliyordu. "Sence bizi Suvilla'ya ihbar edecekler mi?" Ekin endişeyle kısmıştı gözlerini.

"Suvilla'nın şu an, pek de sevildiğini söyleyemem." Arzoveyhn havaya doğru burun kıvırmıştı. Suvilla'yı sevmeyenler arasında kendisi de vardı. "Bu son haber Diyar'a bomba gibi düşecek. Kimse parlak bir ruhun, bir canın; karanlık bir şeye dönüştürülmesine alkış tutmaz. Üstelik Suvilla Nikhillerle yetinmeyecek. Daha fazlasını isteyecek, buna kim gönüllü olur ki."

"Kimse." diyerek noktaladı konuşmayı Aramir. "Bu yüzden zor kullanacak ve daha fazla nefret kazanacak."

"Ama zalim dürtülerini dizginleyemeyen elfler de var Diyar'da. Bunun en yakın şahidi sizsiniz." Ekin itiraz yüklüydü. "Suvilla kaybettiği taraftardan çok daha fazlasını da kazanabilir. Üstelik büyüyen çürük ordusunu hesaba katmıyorum bile. Diyar'da kaç elf, ejelf kanına ulaşabilir. Çok çok az. Katliamın boyutlarını bir düşünsenize."

"İşte canım, burada sen devreye giriyorsun. Orada yaptığınız şey muazzamdı, Tearin'de. Gölge saklanırken güçlenecek, Aramir'le birlikte onu yönlendireceksiniz. Kanatlı kii'falara boyun eğdirmek zorundasınız. Sürü lideri onlardan biri ve o Gölge'ye itaat ederse hepsi edecektir." Arzoveyhn heyecanlı bir şekilde anlatıyordu bunları.

Aramir ise diğer olasılıkları da hesaplıyordu. "Ama olumsuz durum ihtimaline karşı Hardibak son sürat faudka hazırlıyor. İçine Gölge'nin de kanını ekliyor ve gittiğimiz yerlerde hazırlayabildiğimiz tüm iksirleri bırakacağız. Bizim tarafımızda olsun olmasın, kimseyi çaresiz bırakmak istemem."

"İşte bu yüzden seni takip etmeleri gerek. Ahmaklar sürüsü." Arzo kınarcasına başını iki yana sallamıştı.

"Zihin gücümü yeterince geliştirirsem kii'faları da dizginleyebilirim. Dediğim gibi ruh parçalarının tek bir vücutta sıkışması onlara azap veriyor." Ekin'in yüzü hüzünle gölgelenmişti. Ani heyecanlar ve sevinçler duysa da genel olarak kasvetli görünüyordu.

"Evet ama her biriyle tek tek ilgilenmen gerekecek." Aramir kızın elini anlayışla okşamıştı. "Olası bir savaş anında bunu yapman pek mümkün görünmüyor."

Ekin omuz silkti. "Elimden geleni denerim." Sonra derin bir nefes alarak Arzo'ya döndü. "Dumanlarında arkadaşlarıma dair hiçbir iz yok mu? Onları çok özlüyorum ve deli gibi merak ediyorum."

Arzo bakışlarını kaçırarak yutkundu. "Bazı görüntüler var evet ama kafanı bulandırmak istemem Ekin. Doğru bile olmayabilirler."

"En kötüsüne hazırlıklı olursam iyiyi coşkuyla karşılarım öyle değil mi?" Ekin muzipçe ellerini iki yana açmıştı. Anlık heyecanlar... ve sonra kasvet yine devreye girmişti. "Lütfen. Öğrenmek istiyorum."

Arzo bıkkınca başını salladı. "Peki, peki. Normalde görülerim çok kıymetlidir ve kimseye bol keseden saçmam ama dediğim gibi... sen bir istisnasın. Önce kimi öğrenmek istiyorsun?"

"Öykü ve Yiğit. Yola beraber çıktık ama onları kaybettim ve şimdi nerede olduklarına dair fikirlerim pek de iyimser değil."

Arzo derin bir nefes alarak odaklandı. Dumanlar bir anda tüm vücudundan çıkmaya başlamıştı. Gözleri grileşmiş, kaşlarındaki renkler dikkat çekici bir hale gelmişti. "Özgürlüklerinin kısıtlandığını görüyorum ama hiç acı yok. Zarar gördüklerini düşünmüyorum."

"Tam tahmin ettiğim gibi." diye mırıldandı Aramir. "Kesinlikle Suvilla'nın elindeler ve Suvilla onlara hiçbir şekilde zarar vermez."

"Bu pek de içimi rahatlatmadı." Ekin endişeyle kırışan alnını sıvazladı.

"Açıkçası benim de." Arzo bakışlarını tekrar kaçırdı. "Ben artık Suvilla'nın hareketlerini kestiremiyorum." Sonra dumanlar yine yükseldi, bakışlar grileşti. "Kıvırcık saçlı arkadaşını görüyorum, şu uzun boylu erkeği... Etrafında ölüm kol geziyor ve umutsuzluk ve keder..." İçi daralırcasına sıyrıldı görülerden Arzo. "Yine de bunun bir olasılık olduğunu unutma. Bunlar sadece bir görü."

"Sen bu Diyar'da bir efsanesin Arzo ve yanıldığını hiç zannetmiyorum." Ekin gözlerini sıkıca kapatıp kollarını vücuduna doladı. "Ölüm... Onların etrafında yani."

"Gittikleri yer ölüm dolu çünkü." Aramir baskın bir tonda söylemişti bunu, Ekin'i sarsmak ve üzerine çöreklenen hüzünden kurtarmak istiyordu. "Ağlayan Yaprak Ormanı kasvetli bir yerdir. Damlalarıyla ıslanan kişileri umutsuzluğa sürükler. Yani görünün temeli mutlaka bunlar olmalı ve böyle detaylarla Efe kolayca başa çıkabilir. O cesur bir ruh."

"Üstelik yanında Meres var, o elfe güvenim sonsuz." Ekin biraz daha rahatlamış görünüyordu. "Elimi tutabilir misin Arzo. Acaba ben sana ne göstereceğim çok merak ediyorum."

"Hay hay." diyen Arzo Ekin'in elini nazikçe tuttu ve elektrik akımına kapılmış gibi kendi elini hızla geri çekti. Yüzü çarpılmış gibiydi.

"Ne oldu?" Aramir bir şeylerin ters gittiğini görebiliyordu ama ne olduğunu duymak da istemişti.

"Sen buradasın, annen Dünya'da ve geçit mühürlü öyle değil mi?" Arzo, Ekin'i muhatap alarak konuşmuştu.

"Bilmece gibi konuşma Arzo, ne gördün?" Ekin çıkışırcasına konuşuyordu.

"Tüm bu imkansızlıklara rağmen senin anneni öldürdüğünü gördüm Ekin."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now