Güçsüzlük Getiren -Suvilla-

410 79 66
                                    

Genç Suvilla Feylanord yatağının üzerindeki kıyafetlere göz attı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Genç Suvilla Feylanord yatağının üzerindeki kıyafetlere göz attı. Hepsini annesi Monus ile birlikte seçmişlerdi; Rahifel'deki son yılında en gösterişli öğrenci olmak istiyordu çünkü. Feröz'ü kıyafetlerin hemen yanındaydı; kalbe benzer bir şekli vardı şişenin ve içindeki sıvının rengi turuncuya dönük bir kırmızıydı. Şişenin tıpasından dışarı hoş kokulu baloncuklar fırlıyordu. Son bir yıl içinde Feröz'ü değişmişti; duyguları keşfetmişti çünkü. Namını korumak için hiç renk vermemişti; o kalbi buz tutan prensesti ve hiçbir erkek elf onu etkilemekte yeterli olmayacaktı. Ne var ki bu kural son bir yıl içinde çatırdamıştı. Gifrieth... Saçları kızıl renk elfi gördüğünde Suvilla yanaklarının ısındığını hissediyordu ve ısınan tek yer yanakları değildi.

Onu arzuluyor muydu? Eğer öyleyse bu duygu denen şey oldukça tuhaftı. Gifrieth'i son aylarda daima görmezden gelmişti; bilerek kaba davranmış ve kızıl saçlı elfi kendinden uzaklaştırmıştı. Değişimi reddediyordu Suvilla ama belli ki güçlü bir ret değildi bu. Feröz'ü ortadaydı sonuçta.

"Hoş biri mi?"Annesinin melodik sesi ile irkildi Suvilla.

Kıyafetlerini Feröz'ünün üzerine hızlıca atıverdi. "Kim hoş biri mi?" Yanaklarına ateş basmıştı.

"Feröz'ünü değiştiren kişi." Monus dalgalı saçını açık bırakmış ve inciler ile süslü bir taç takmıştı. Krem rengi kabarık elbisesi ile çok hoş görünüyordu ama bitkin bir hali de vardı. "Anneler her şeyi hisseder Suv. Artık büyüdün; birine bir şeyler hissetmen kadar normali yok."

"Hissetmiyorum ama." Suvilla'nın sesi sertti. "Duygular sadece güçsüzlük getirir anne."

"Biz güçsüz müyüz yani?" Torga kapı aralığında görünüvermişti; yüzü muzipti. Her adımıyla birlikte yeni bir cümle söyledi. "Bak anneni çok seviyorum, seni çok seviyorum. Bu, en büyük güç değil de nedir?"

"Ya bir gün bizi sevmeyi bırakırsan..." Suvilla güçlükle yutkunmuştu. Bu hayatta en değer verdiği şey ailesiydi.

"Asla." Torga kararlı bir bakışla Monus ve Suvilla'yı sarmaladı. "Bu hayatta en değer verdiğim şey sizsiniz ve sizi sevmeyi asla bırakmayacağım."

**

Bırakmıştı.

Bu konuşmanın üzerinden çok uzun yıllar geçmişti. Verilen sözler tutulmamış, sevgi bitmiş ve aşık Monus delirerek ebediyete göç etmişti. "Duygular güçsüzlük getirir demiştim," diye mırıldandı Suvilla. Kağıt yerde, ayaklarının ucundaydı ama orada aslında Torga'nın gölgesi vardı.

Gözleri yanmaya başladığında hırsla başını yukarı kaldırdı. Onun için ağlamayacaktı; o, masum Suvilla'yı ayaklarının altında ezivermişti.

"Neden baba?" Gölge uzamış, uzamış ve tüm odayı kaplamıştı. "Annem sana neden yetmedi? Ben... bir evlat olarak sana neden yetmedim? Al işte görüyor musun, şimdi Diyar'ı kapışmak zorunda kalacağız." Ağzında acı bir tat vardı Suvilla'nın; elfler böyleydi, hiç ölmeyecek gibi yaşarlardı ama ölüm daima enselerindeydi.

Parşömeni yerden aldı; buruşturup şöminedeki harlanmış alevin içine attı. Yas dönemi bu kadardı işte; Torga daha fazlasını hak etmiyordu. Pencerede uçuşan kelebeklerden birini eline aldı ve fısıldayıp odanın dışına saldı. Beklemeye başladı.

Esirlerin haberini duyduğunda kalbinde oluşan baskı çoktan yok olmuştu. Annesi; Monus Eliisar, aşk uğruna yitip gitmişken benzer bir kaderi paylaşmaya hiç niyeti yoktu.

Bekleme yeri olarak yine terası seçmişti Suvilla; gezgin yosunlardan birkaçı kendi katına kadar tırmanmıştı. Aramir onları beslemeyi severdi ama Suvilla için varlıkları ile yoklukları birdi. Üç kardeş de bir olsalar hayatları daha farklı ilerler miydi? Suvilla yutkunarak bunu irdeledi ama muhtemelen aynı döngünün içine düşerlerdi. Onları hiçbir zaman tam anlamı ile kabullenememişti çünkü; Gliondel'i kendi annesinin elinden kurtarmaması bunun en büyük göstergesi değil miydi zaten. Pişmanlığı var mıydı? Evet, yine de geçmişe geri dönse suskun kalmaya devam ederdi.

Kapıya dikti gözlerini; sabırsızdı ve saniyeler geçmek bilmiyordu. Nihayet ayak sesleri duyulduğunda ayaklandı. Kıyafetini eli ile düzeltti ve Yiğit içeri girerken yüzünü kıpırtısız bir maskeye çevirdi. Yiğit'in kumral, dalgalı saçı her zamanki gibi dağınıktı. Huysuz görünüyordu ve biraz tartaklanmıştı. Suvilla'ya doğru yürüyordu ama adımları sanki geri geri gidiyordu. "Beni emretmişsiniz Prenses?" Yiğit başı öne eğik bir halde beklemeye başladı.

Suvilla yutkundu; onu bu kadar yakınında görmek... Tekrar yutkundu. "Yakalanmışsınız." Çoğul ekine başka kim dahildi öğrenmemişti ve konuşmaya çok saçma bir yerden giriş yapmıştı. "Seni görmek güzel." Bu sözcükler de ağzından bir anda çıkıvermişti.

Yiğit başını kaldırdı ve şaşkınca Suvilla'ya baktı. "O gün Ekin ile ortak alandayken az daha beni öldürüyordun. Gerçekten de beni görmek güzel mi?"

"Seni bir hayal sandım. Aklımın bana oyun oynadığını düşündüm; üstelik zaten öfkeliydim."

"Sen daima öfkelisin Suv; düşüncesizce her şeyi yakıp yıkarsın." Yiğit sakince konuşuyordu ve bu, Suvilla'nın sabrını zorluyordu.

"Beni artık sevmiyorsun?" Öncesinde bu bir soruydu ve Yiğit'in bakışları değişmediğinde cümle artık soru olmaktan çıktı. "Gerçekten de sevmiyorsun." Suvilla buna inanamıyordu.

"Buna niye şaşırıyorsun?" Yiğit Suvilla'ya biraz daha yaklaşmıştı. "Beni Diyar'dan bir böcek gibi kovan sen değil miydin?"

"Bendim." Suvilla da birkaç adım atmıştı ve artık burunları birbirine değiyordu. "Sen benim zaafımsın ve gücümü elimde tutmak istiyorsam eğer sen yok olmalıydın."

"Suvilla yapma, geri çekil." Yiğit dişlerini birbirine bastırıyordu.

Suvilla onun sıcak nefesini yüzünde hissettiğinde gülümsedi. "Sen neden geri çekilmiyorsun?" Gözlerini kapatmıştı ve gülümsemesini korurken dudağını onunkilere değdirdi. Sadece dokundu; geri de çekilmedi. Yiğit'i ölçen bir hamleydi bu ve o da geri çekilmediğinde Suvilla emin oldu. Yiğit'in duyguları çok derinlerde de olsa varlığını hala koruyordu.

Gülümsemesi genişlerken geriye doğru adeta zıpladı; dudaklarını yaladı ve kapıdaki muhafıza emir verdi. "Diğerini getirin; bakalım Yiğit'e eşlik eden şanssız kimmiş, öğrenelim."

Dengesiz Suvi iş başında

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Dengesiz Suvi iş başında. İnanın ne yapacağını ne hissettiğini ben de kestiremiyorum. Alın size tuhaf bir karakter daha.

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now