Kovuluş -Gliondel-

172 29 9
                                    

Yemeğin sonlarına doğru, hizmet gören şinlerden oluşan bir grup masaların ortasına süzüldü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yemeğin sonlarına doğru, hizmet gören şinlerden oluşan bir grup masaların ortasına süzüldü. "Dans edecekler." diye açıkladı Rihen; imalı gülüşü dudaklarını tatlı bir kıvrıma bürümüştü.

"Doğru ya, sizin yas süreciniz oldukça farklı." Gliondel de kaşlarını kaldırarak gülüşünü bir süre muhafaza etti. Konseyini didiklemek istemesine rağmen normal görünmeliydi. Bu yüzden sohbete ve ziyafete ilgili görünmeye çalıştı. Hatta bir süre şinlerin dansını bile takip etti ama gözleri için yorucu bir deneyim olduğunu inkar edemezdi. Şinlerin suyla bütünleşen silik hatlarını pek kavrayamıyordu, kara yerleşkeleri için şinler su gibi bir şeydi. Bu yüzden dans için hangi figürler ön plandaydı Gliondel kestiremiyordu. Arada sırada bir ışık parlaması dalgalar halinde kıvrılıp bükülüyordu ve o anlarda Gliondel de zayıf bir şekilde alkış tutuyordu. Nihayetinde Rihen kolunu tutmuştu. "Bunu yapmana gerek yok, üstelik alkış için yanlış anı seçiyorsun."

"Göremiyorum ki."

"Bu yüzden hareketine lüzumsuz diyorum ya zaten."

Böylece Gliondel de Rihen'i dinleyip ellerini masada sabitledi. İlgili görünmek için abartıya gerek olmadığını hatırlattı kendine. Üstelik bu, tuhaf bir andı. Kimsenin yönlendirmesine kulak asmazken Rihen'den gelen her öneri uygun bir yer buluyordu Gliondel'in zihninde. Alandaki şinler gibi Gliondel ve Rihen'in de ruhu ahenkle dans ediyordu. Bu, kaybedilmemesi gereken bir değerdi ve Gliondel içinin ısındığını hissetti. Aklındaki tüm şüpheler, korkular ve gerginlikler silinirken odağındaki tek şey Rihen oluverdi. Tüm bedeniyle ona yöneldi ve mimiklerini dikkatle inceledi.

Rihen şinlere sevgiyle bakıyordu. Vücudu müziğin ritmiyle salınıyordu. Kulaklara süzülen melodi kara elfleri için tiz bir gürültüyken Rihen onu tatlı bir melodi olarak algılıyordu. Her beden kendisi için uygun olan ortamda yaşamalıydı. Bu da Gliondel'i yeni düşüncelere sürüklüyordu. Rihen'i Okhinas'tan uzaklaştırmak çetin bir görevden ziyade makul olurdu. Halkının sevgisini kazanan Rihen'i başta tutmak isteyenler Okhinas'ı kızdırırdı şüphesiz. Bu kargaşa Finrol'un da işine gelirdi. Bunun yanında Gliondel de Rihen'i yeni baştan tanımak için adımlar atardı. Diyar'da görülmemiş şeydi doğrusu. Su ve toprak birbirine muhtaçtı ama bir aradayken bir bütün halinde duramazlardı. Rihen ve Gliondel'in birlikteliği ilginç olabilirdi ama uyumsuz olacakları da aşikardı. Kim nerede yaşayacaktı ki? Rihen karaya çıksa vücudu çok geçmeden su için çıldıracaktı. Gliondel ise suyun baskıcılığı altında öfkeyle köpürecekti.

Bunları düşündüğünde iç çekti.

Hülyalara dalıp gitmek çok kolaydı. Derken alanda tuhaf bir kargaşa oldu. Parlaklıklar iç içe geçerek bir sürü baloncuk çıkardı ve dramatik bir şekilde ışıklarını yitirdi. Sanki deniz dipsiz bir karanlığa gömülmüş gibiydi. Sonra mercan parlaklığı eski haline geldi ama şinler ortadan yok olmuş gibiydi. Rihen dehşet dolu bir yüzle ayaklandı. Gliondel kaşlarını çatarak olanları çözümlemeye çalıştı ama olan biten her şey yakışıklı kafası için tam bir muammaydı. "Yanot." dedi Rihen, tiksinerek telaffuz etmişti bu ismi. Yanot, sular akademisi Uspanta'nın müdürüydü ve iç işlere sıklıkla karıştığını Gliondel babasının konsey toplantılarından hatırlıyordu.

Yanot etrafında birden fazla uvayla ziyafet masalarının hemen ucunda dikiliyordu. Sarı dalgalı saçında mor parıltılar vardı. Kaslı üst gövdesi çıplaktı, kuyruktan ibaret alt kısmı ise sertçe suları dövüyordu. Kemikli bir yüzü vardı, sert bir çehresi... Ama bir okul müdürü uysallığından oldukça uzaktı. Sanki okulun baş belalısı gibi bir tipe sahipti. Dizekihaları anlamak bazen gerçekten de çok zordu. "Kraliçe Rihen... Bu gösteri çok uzamıştı." dedi Yanot demir gibi katı bir sesle.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun?" Rihen'in göz küreleri öfkeli siyahla doldu. "Yas ziyafetinde şinleri katletmek de ne demek!" Gözleriyle uvaları aradı ama sanki hepsi ortadan kaybolmuş gibiydi.

Yanot da öfkeden nasibini almıştı. "Bu gereksiz seremoniden kurtulmanın vakti gelmişti. Ölülerin ardından yiyip içip, gülerek dans etmek tam bir rezillik ve siz kraliçem... buna önayak oluyorsunuz. Ölülere saygısı olmayan şinlerin hak ettiği tek şey ölümdür. Hem varlıklarıyla yoklukları bir. Onlar yüzünden bana diş bilemeyeceksiniz öyle değil mi?" Arkasına doğru bir bakış attı. "Kral Uspanta'da, sulara dönüş yaptı. Onun dili olarak konuşuyorum. Okhinas sizin biraz... dinlenmeniz gerektiğini düşünüyor. Ben de bu konuda hemfikirim. Şimdi..." Ellerini çırptı, uvalar hareketlendi ve herkesi Büyük Salon'dan dışarı çıkarmaya başladılar.

Yanot Gliondel'in önüne kadar geldi. "Anma Töreni sona ermiştir kara yerleşkelerinin kralı. Evinize dönmenizi rica edeceğim."

Gliondel emirleri sevmezdi, diş bileyerek Sale'ye baktı. Sale endişeliydi, Beif bile tedirgin görünüyordu. Burada üstünlük Yanot'taydı ve Gliondel'in maiyeti sayıca azdı. Evet Gliondel emirleri sevmezdi ama bir aptal değildi ve her şeyden önce can güvenliğinin geldiğini bilirdi. Rihen'e başıyla selam verip salonu terk etti. İçindeki köpüren öfkeye rağmen sakinliğini korudu. Günü geldiğinde Yanot, bu yaptığının bedelini çok kötü ödeyecekti.

 Günü geldiğinde Yanot, bu yaptığının bedelini çok kötü ödeyecekti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now