Kardeş Bağı -Ekin-

160 32 9
                                    

Kasabadan ayrılırken artık gizlenmiyorlardı ve sayısız meraklı göz arkalarından bakıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kasabadan ayrılırken artık gizlenmiyorlardı ve sayısız meraklı göz arkalarından bakıyordu. "Bir taşı yamaçtan aşağı yuvarlamaya başladın. Artık onu kimse durduramaz. Bu elflerin konuşmaları ve cesareti bir çığ gibi büyüyecek. Aslında..." Ekin duraksadı.

"Aslında ne?" Aramir ilgiyle süzdü kızı.

"En başında bu kaçak yolculuğumuz kimseye güvenemediğimiz için başlamıştı. Cinlerimizi bile C.T.S. yüzünden kullanamadık. Ama artık yeni bir şeyi biliyoruz. Gliondel ile artık aynı saftasınız, ikinizin de karşısında sadece Suvilla var ve gördüğüm üzere o da o kadar sevilmiyor. Yani diyorum ki... Hibi ve Dela'yı geri çağırıp Gölge'nin dikenlerinden tozlar elde etsek ve bunları büyük küçük bütün kasaba ve yerleşkelere ulaştırsak. Cinlerimiz bunu seve seve yerine getirir."

"Gözden kaçırdığın şeyler var. Handa konuştuklarımızı hatırlasana; Gliondel'in konseyinde bir hain var, cinleri kışkırtan biri. Kadim gelenekleri yok sayan ve düzeni değiştirmek isteyen biri. Üstelik bu kişi Suvilla'dan da tehlikeli, çünkü kim olduğunu bilmiyoruz. Gliondel'i kafasına göre yönlendirebilir, çünkü kardeşim bu kişiye güveniyor. C.T.S ise hala devrede ve cinlerimiz hareket ettiğinde konseydeki hain onların izini sürebilir. Bizim artık bir cinimiz olduğunu öğrenir ve onları takip ederek planımızı didikler. Bunu riske atamayız. Kasabada örgütlenen elfler yakın çevreden başlayıp Diyar'ın dört bir yanına ulaşmaya çalışacak. Şimdilik buna güveneceğiz Ekin."

"Peki Gliondel... o kime güvenecek? Onu uyarmamız gerekmiyor mu?" Ekin'in sesi kısık çıkmıştı, hem yanlış anlaşılmaktan korkuyor hem de gerçekten Gliondel için endişeleniyordu.

"Etrafında güvenebileceği pek çok elf olduğuna da eminim."

"Ama sen dedin, gizli bir hain kimseyi şüphelendirmez ki. Biz de ölümle burun buruna gelmeseydik bunu öğrenemeyecektik." Ekin Aramir'in önüne geçip onu durdurdu. "Onun gerçek bir limana ihtiyacı var; kardeşine, yani sana."

"Yani bu zamana kadarki her şeyin üzerine bir sünger mi çekeceğim? Emin değilim Ekin, Gliondel oyunları hep çok sevmiştir. Beni Diyar'dan gitmeye zorlayan oydu, babamın gözüne girmek için çevirmediği dolap kalmamıştı."

Ekin bir süre dudaklarını kemirdi. "Ama bana demiştin ki... Gliondel bir zamanlar öyle değilmiş. Çok yakınmışsınız ama zamanla içine kapanmış, senden uzaklaşmış. Sonra da değişmiş. Ya o dönemde sana anlatamadığı bir şey yaşadıysa."

Aramir uzaklara daldı, geçmişi eşelediği belliydi. "Ama kötü bir şey yaşadıysa niye bana anlatmasın ki?"

"Küçük Gliondel'in aklından neler geçtiğini kim bilebilir."

"Yine de sonra büyüdü, öyle değil mi? Küçükken anlatmaya çekindiyse bile büyüdüğümüzde bana ne yaşadığını anlatabilirdi."

"Bazen insan... yani elf büyüdüğünde her şeyden daha fazla çekinir hale gelebilir."

"Öyleyse ne öneriyorsun?" Kollarını kenetleyen Aramir siyah pelerinin içinde büzülmüştü. Bu buzdan topraklar elfleri bile üşütüyordu.

"Gliondel'i uyarmanı." Ekin netti. "O sana bir adım attı, hem de tüm Diyar'ın gözü önünde. Sıra sende, sen de kardeşinin sana uzattığı o eli tutacaksın."

Aramir sonrasında oldukça özel bir kelebeğin bulunduğu hava fanusunu eline alarak hayvanı oradan çıkardı ve kanatlara sözler fısıldadı. "Oldukça nadir bulunur, kelebekler bazen rotalarını şaşırabilir ya da biri onları tuttuğunda sözler o başka kişiye de ulaşabilir. Bu şasel kelebekleri sadece ismi kanatlarına fısıldanan kişiye tozları serper. Böylesi güvensiz bir dönemde elimdeki tek şasel kelebeğini kullanmak zorundayım."

"Başka yok mu?"

"Nadir bulunur demiştim. Oldukça zor günler için saklanır." Aramir sonrasında kelebeği uçurdu ve derin bir nefes aldı. "Tedirginim, Gliondel için bir şey yapmayalı o kadar uzun zaman oldu ki."

Elfin sesindeki acıyı duyumsayan Ekin ona yaklaşıp arkasından sıkıca sarıldı. Aramir karnına dolanan elleri tutup başını yana eğdi ve gülümsedi. "Varlığın beni var ediyor Ekin. Sen bana sarıldığında sanki tüm renklerle kuşatılıyorum."

Sonrasında birlikte kelebeğin süzüldüğü gökyüzüne baktılar. Hırçın bulutlar vardı, kar çiselemeye başlamıştı ve gittikçe kuvvetlenecek olan cılız bir rüzgar etraflarını kuşatıyordu. "Bu hiç hayra alamet değil." dedi Aramir. "Evet burası daima popo donduracak denli soğuktur ama Diyar'da soğuk bile müşfiktir. Hava kendiliğinden hırçınlaşmaz. Bu hiç normal değil."

"Sence neler oluyor?"

"Diyar her şeyden elini eteğini çekiyor ve hatta... bunu düşünmekten bile korkuyorum Ekin ama galiba Diyar ruhu çürüyor."

Ekin'in içi buz kesti ve yürümeye devam ettikleri süre boyunca Aramir'in elini sıkıca tuttu. Başka bir soru sormadı, konuyla ilgili yorum yapmadı. Ne diyebilirdi ki? Diyar'ı bile tam anlamıyla çözememişti ama burası yaşayan bir yerdi. Tüm ruhların yaşamı bir bütündü ve iyiyle kötünün dengesiyle ayakta kalıyordu. Belli ki kii'falar yüzünden bu denge bozulmuştu. Elfler bu duruma müdahale etmedikçe Diyar sessiz kalmaya devam edecek ve çürüyüp gidecekti. Bu, tüm elf soyunun sonu demekti. Bu... felaketti.

Karlı yollar üzerinde bata çıka ilerlemeye devam ettiler. Her yere derin bir sessizlik çökmüştü, kar tüm sesleri soğuruyordu. Ağaçlar çıplak dallardan ibaretti, görünürde tek bir hayvan bile yoktu. Arzo'nun yönlendirmesiyle ilerliyorlardı. Tarafin ve Nipolet'in saklandığı kıyı kasabası istikametleriydi. Kasabanın Kıraska'ya yakın olduğunu söylemişti Gri Görücü. Bu yüzden çok daha fazla elfle burun buruna geleceklerdi. Fuburoz, donuk yerleşkeydi, Kıraska ise onun en büyük kasabası. Burada çok daha fazla kişiyi örgütleyebilir ve Nipolet'in önemli havadislerini öğrenebilirlerdi. Umalım ki kandırılıyor olmayalım, diye düşündü Ekin ve belli belirsiz bir titreşim yakaladı kulakları. Nefesi kesilirken dizlerinin üzerine çöktü. Ağıt yakan, acı çeken bir inilti kulaklarına ulaşıyordu. "Buradalar." dedi. Nereden bildiğini kestiremiyordu ama hissetmişti. Bir kii'fanın sesiydi bu ve belli ki sadece Ekin işitmişti.

Aramir'in eli kasıldı. "Ben de duydum, buradalar Ekin ve hemen gizlenmelisin."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now