Bilekteki İşaret -Efe-

486 85 98
                                    

Gece deliksiz bir şekilde uyumuştu Efejilatte

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Gece deliksiz bir şekilde uyumuştu Efejilatte. Sonra bir anda uyanmıştı; mırıldanma yoktu, uykudan yavaşça sıyrılma yoktu. Gözleri tak diye açılmıştı; bileğinde yoğun bir kaşıntı hissi vardı. Ayaklarını yataktan sarkıtmış ve huzursuz bir şekilde karanlık odanın içine bakmıştı. Işımayla görevli ateş böceği horluyordu, sarmaşık bir battaniye gibi onun üzerini örtmüştü; yani Efe'nin gözlerinin karanlığa alışması gerekiyordu.

Çok geçmeden şafak sökmüştü zaten. Geniş pencerelerden süzülen güneş semayı turuncu ile karışık eflatuna büründürmüş sonra da morumsu sarılar ile çizgilendirmişti. Finrol yerleşkesinde sabahlar gökyüzü için tam bir görsel şölendi, her ton rengi görmek mümkündü. Gün ilerledikçe mor hakimiyetini ilan ederdi ve gece morun en koyu tonuna bürünürdü.

Efe güneşi yatağında karşılamıştı. Teni durmadan kaşınmış ve bilekliği çıkarmak zorunda kalmıştı ama o anda içini yoğun bir huzursuzluk hissi kaplamıştı. İlginç bir şekilde kaşıntı da durmuştu ama göğüs kafesine çöreklenen his katlanılır gibi değildi. Böylece bileklik tekrar eski yerini almıştı, bileğindeydi ve teni artık kaşınmıyordu da.

Uyanışı, kaşıntısı ve hatta huzursuzluğu hepsi bilekliği işaret ediyordu sanki ama bu aksesuar alelade bir nesneydi. Herhangi bir gezi sırasında almış olmalıydı ama öyleyse oklar neden onu gösterir haldeydi?

Bir diğer konuda renk bombasının çalkantılı ruh haliydi. Yiğit gelmeden önce Gorgi bir şeyler söyleyecekti; Efelerin bilmediği bir şey ama sonra donuk bir hale bürünmüştü. Sanki o çözülme anı Yiğit'in gelişi ile tekrar buza gömülmüştü.

Efe bir şeyleri kurcalamayı hiç sevmezdi; o anı yaşamanın adamıydı ve eğlenmenin derdindeydi. Şimdi ise aklı birden fazla konuyu düşünür haldeydi. Gorgi'nin ketum hali, birdenbire uyanması, uyarı zili gibi olan kaşıntı hissi, Hayal'in zindanlarda olma ihtimali... hepsi Efe'yi düşünmeye zorlamıştı. Ekin ise ortalıkta bile yoktu; onun peşine takılıp buraya gelmişlerdi. Geçit mühürlenmiş ve burada, Elf Diyarı'nda sıkışıp kalmışlardı. Finrol'un detaylarına takılıp kalmak çok kolaydı ama çok fazla sıkıntıları da vardı.

Bileklik kolunda olduğu halde ayağa kalktı; miskin ateş böceği gerinerek esnedi ve ışığını yakmadan pencereden dışarıyı izlemeye başladı. Gün aydınlandığı için henüz böceğe de ihtiyaç yoktu. Üzerine salaş bir gömlek ve deri pantolon geçirdi; gür yeleleri andıran kahverengi bir yelek giymişti. Kıvırcık saçını başının tepesinde topladı ve kulaklarının sivri ucunu bahçede bulduğu bir bitkinin yeşil özü ile boyadı. Fazla şatafatlı görünmek istemediği bir güne uyanmıştı.

Bir an önce silkelenmesi gerekiyordu.

Dışarıya adım attığında gözüne iki şey çarptı. İlki, Yiğit dünden kalma kıyafetleri üzerinde olduğu halde yosun tutmuş bir kütüğün üstüne oturmuştu; gece uyumamış olmalıydı, saçı dağınıktı. Gerçi saçı her halükarda dağınıktı. Dalgın bir şekilde önünde uzayıp giden nehre bakıyordu ve zıplayan üçgen şekilli balıkları izliyordu. İkincisi ise Meres'ti. Nispeten kısa kesilmiş siyah saçı düz bir şekilde başının iki yanına düşen genç elf, bir ağacın gövdesine bedenini yaslamış halde Yiğit'i seyrediyordu. İkisi de odaklandığı şeyi izliyor ve tek kelime ses çıkarmıyordu.

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now