Zihindeki Canavar -Suvilla-

245 37 2
                                    

Tesa gibi birkaç vasıfsız Ruh Eğitici'nin daha görevine son verdiği birkaç günün sonunda Suvilla takındığı maskeden çok yorulmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tesa gibi birkaç vasıfsız Ruh Eğitici'nin daha görevine son verdiği birkaç günün sonunda Suvilla takındığı maskeden çok yorulmuştu. Herkese karşı nazik olmaya çalışıyor ama gülümseyen bir yılan gibi de tıslıyordu. Tehlikeli bir ruh halindeydi; Tearin'deki elfler bunu görebiliyordu ama her biri Suvilla'nın eteklerinin dibinde olmaya da devam ediyordu. Işığın etrafında pervane olan kelebekler gibi...

Gifrieth'ten de bilinçli olarak uzak durmuştu ama bu durum kızıl elfin hiç umurunda değil gibiydi. O da itinayla Suvilla'dan kaçıyordu çünkü. Gifrieth, Tenyela ve Beyaz Benek'ten kurtarılan minik elfle çok fazla vakit geçiriyordu; sevimsiz, çekirdek bir aile olmuşlardı sanki. "O aileyi keyifle çitleyeceğim." diye mırıldandı Suvilla. Tenyela'nın oda kapısının önündeydi. Beyaz bir tulum giymiş, turuncu hareli şeffaf pelerinini geçirmişti sırtına. Siyah saçını tepesinde topuz halinde toplamıştı. Yüzündeki renkler canlıydı Suvilla'nın, hatları kalemle çizilmiş gibi güzeldi. O kadar güzeldi ki melek gibi görünüyordu. O masum yüzün altındaki canavar ruhu yansıtmaya ise bayılıyordu Suvilla.

O ruh, Tearin'in başına geçtiğinden beri dizginlenemiyordu. Buna tenezzül de etmiyordu prenses, çünkü böyle daha da güçlendiğini hissediyordu. Güç, her şeydi. Derin bir nefes aldı ve en sevecen gülüşünü takınarak önündeki kapıyı tıklattı. Sevimli bir çehreyle başını içeri uzattı.

Tenyela yataktaydı ve kapı açıldığında toparlanmaya çalışmıştı. "Prenses." dedi başını öne eğerek. Sesi kısık çıkmıştı, gözlerindeki korku aşikardı. Hızla yataktan çıkıp ayağa kalktı.

"Ah lütfen rahatına bak." diyerek dişi elfe doğru yaklaştı Suvilla. "Saçın uzamaya başlamış, sevindim."

"Elf genetiğinin mucizesi." Tenyela donuk bir sesle konuşuyordu ama haklıydı, kıvırcık saçları birkaç haftaya eski boyuna ulaşacaktı.

"Doğru söylüyorsun." diyerek onayını dillendirdi Suvilla. Sonra bir süre odanın içerisinde gezindi. Raflarda parmağını gezdirdi, camları inceledi. Odada zerre toz görememişti. Tenyela belli ki titiz biriydi. Sonra dişi elfe dönerek başını yana eğdi. "Buraya neden geldiğimi merak ediyor olmalısın."

Tenyela sessizliğini korudu.

Suvilla derin bir nefes aldı. Maskesi kaydı kayacaktı, karşısındaki bu esmer elf midesini bulandırıyordu. Onu bir böcek gibi kovmak istiyordu buradan ama Gifrieth de onunla birlikte giderdi, buna emindi. Gifrieth'i kaybetmeyi henüz göze alamazdı. Belki bir gün... ama o gün, bugün değildi. "Seni merak ettim ve ayrıca senden özür dilemek istiyorum."

Tenyela irkilmişti. "Anlayamadım."

Suvilla dudak büktü. "O gün çok fevri davrandım. Ne kadar hisli bir elf olduğumu bilirsin, duygularımı çok uçlarda yaşıyorum. Bu yüzden bazen düşünmeden hareket ediyorum. Sen bana karşı her zaman iyi bir yardımcı oldun, titiz bir hizmetkarsın. En alt tabakadan olmana rağmen beceriklisin." Aşağılarcasına söylüyordu bunları ama gülümsemesini de koruyordu. "Bunları görmezden geldim, çok özür dilerim."

"Buraya neden geldiniz prenses? Öfkenizi kusuyorsunuz görebiliyorum." Tenyela yere bakarken defalarca yutkunmuştu.

"Ah hayır." İncinmiş gibi elini kalbine götürmüştü Suvilla. "Böyle düşünerek beni üzersin. Ciddiyim, fevri davranıp sana zarar verdiğim için gerçekten özür dilerim. Gifrieth'in sana bakabileceğini nasıl düşündüm onu da anlamıyorum, hiç onun tipi değilsin. Her şey boşunaydı, boşuna zarar gördün."

Suvilla konuştukça Tenyela'nın zeytin gözleri daha da kararıyordu sanki. Elleri yumruk halini almıştı. Derken oda kapısı tıklatılarak açıldı. Gifrieth "Sana içecek bir şeyler getirdim." diyerek içeri girdi. Sonra Suvilla'yı gördü ve şaşkınlıkla kırpıştı gözleri.

Suvilla midesinden taşan asidin farkındaydı, boğazı acı bir tatla yanmıştı. "Sen... Buradasın." diyerek kendini gülümsemeye zorladı ama dişleri birbirine sürtüyordu. Yüz kasları seğiriyordu, kendini zor kontrol edecekti belli ki.

"Ben birkaç gündür zaten buradayım." diyerek durumu açıklığa kavuşturdu Gifrieth. "Tenyela'yla ilgileniyordum. Malum, benim yüzümden yanıklarla baş etmek zorunda kaldı."

"Sadece ilgileniyordun o halde, yani yaralarla." Suvilla tıslarcasına konuşuyordu.

"Ona ilgi de duyuyorum, bunu kastediyorsan eğer." Gifrieth Suvilla'yı görmezden gelerek yatağa doğru ilerledi. "Çok taze bir şey. Yeni yeni bir ilişkiye adım atıyoruz."

"O minik elfe de manevi ebeveynlik yapıyorsunuz o halde?" Suvilla artık gülmüyordu, yüzü öfkeden kasılmıştı.

"İsmi Kethon ama bunu öğrenmeye bile tenezzül etmedin öyle değil mi?" Gifrieth de hırçınlaşmıştı artık. "Çünkü o senin için önemsiz bir şey. Kişiliği bile yok, varlığını sezmiyorsun bile. Tenyela'nın ismini ise hiç unutmuyorsun. Neden biliyor musun? Dilinle sürekli onu aşağılıyorsun ama o senin hayatında büyük bir yer kaplıyor. Senden daha güzel, daha etkileyici, daha nazik ve hırslarına asla yenik düşmüyor. Senin olmadığın her şeye sahip ve onu kıskanıyorsun."

"Yeter! Benim yatağımdan çıkıp onun yanına gittin. Teninde hala benim izlerim var Gifrieth, kendini kandırabilirsin ama beni asla." Suvilla hışımla Tenyela'nın üzerine ilerleyip onun elbisesinin göğüs kısmını yırtmıştı. Dişi elf yarı çıplak bir durumdaydı şimdi. "Şunun vücuduna bak, dümdüz, tahta gibi. Hiçbir kıvrımı yok. Ben varken onu arzuladığına inanmamı mı bekliyorsun."

Tenyela korkuyla büzülmüştü ve Gifrieth yatak örtülerinden biriyle dişi elfi nazikçe ama hızla sarmalamıştı. "Kimseyi bu şekilde aşağılayamazsın. Tenyela'ya bir daha dokun. Yemin ederim seni mahvederim." Sonra kıza döndü. "Buradan gidiyoruz, tamam mı? Hazırlan. Buradan çok uzağa gidiyoruz."

"Harabelere kadar yolunuz var!" Suvilla'nın yüzü tiksintiyle çarpılmıştı. "Seni sevdiğime inanamıyorum." dedi. Eli uyuşuyordu. Ayakları, bacakları, yüzü, her yeri. Yere devrilmeden güç bela odadan dışarı çıktı, tavan fıldır fıldır dönüyordu ve Suvilla'nın içindeki canavar öfkeyle haykırıyordu.

**

Dizginleri koparan zihindeki canavar, Kara Dikenler'e ulaşıldığında keyifle salyalarını akıttı. Plensura önündeydi. İçinde kıpırdanan bedenler vardı. Zar tabakanın yüzeyindeki damarlar kalın ve kırmızıydı. Bir nabız gibi atıyorlardı. "Bir ilk olacaksınız, sevgili Nikhiller. Keyiflenin." dedi Suvilla huşu içinde. "Namınızı tüm Diyar'a yayacağım."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now