Yıldız Göz -Gliondel-

482 83 112
                                    

Ses önce çok cılız duyulmuştu; Gliondel bunun aklının bir oyunu olabileceğini bile düşünmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ses önce çok cılız duyulmuştu; Gliondel bunun aklının bir oyunu olabileceğini bile düşünmüştü. Dağılmıştı çünkü hem de kelimenin tam anlamı ile. Sonra ses daha net duyulur hale gelmişti. "Hayır, hayır, hayır..." Tiz bir tonlama ve hıçkırıklar vardı kelimelerin dokusunda. Sözcükler yutkunmaların arasında kaybolup gidiyordu. Yine de duyuluyordu. Hayır...

Gliondel şimdi artık daha da açılmış olan dallardan birine tutunup kendini ayağa kaldırdı. Bedeni külçeye dönmüştü; bacaklarını hissetmiyordu. Kusmak istiyordu ama en çok da bu acizlik hissinden kurtulmak. Gözlerine bıçak saplanıyordu sanki; kapaklarından başlayıp şakaklarına dek uzanan bir ağrının kollarındaydı. Buğulu görüyordu her yeri ve sanki ormanın her bir detayı suçlayıcı nazarlar ile Gliondel'i kesiyordu.

Sarsak birkaç adım attı; deri pantolonu tozlanmıştı ve birkaç kuru yaprak, kumaşa arsızca yapışmıştı. Onları silkelemedi bile; sadece sesin kaynağına ilerledi. Birkaç metre ileride tortop olmuş bir beden zar zor seçiliyordu. Güneşin kızgın ışıkları göz kamaştırıcıydı ve minik beden kendi gölgesine bürünmüştü. "Gorgi," diye mırıldandı Gliondel farkındalık hali ile. Ruh halinin korkunçluğu cinini buraya çekmiş olmalıydı ama Gorgi hiç de telaşlı görünmüyordu. Normal zamanlarda Gorgi Gliondel'in yanına çekildiği her seferinde durmadan sağa sola koşturur ve tehlikeleri inceliyor olurdu. Şimdi ise sadece yere kapaklanmıştı ve sarsılıyordu.

Gliondel yol boyu devam eden dallara tutuna tutuna ilerledi; yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve Gorgi onun kıymetlisiydi. Bacaklarına biraz daha yüklendi; o uyuşukluk hissi yavaş yavaş gidiyordu ve derinlerinde kök salan bir korku diğer her duyguyu bertaraf ediyordu.

Gorgi dizlerinin üzerine çökmüştü; avuç içi yukarı bakan mavi renk elleri zangır zangır titriyordu. Büyük kulaklarını taşıyan iri başı öne doğru düşmüştü ve gözlerinden akan bir damla yavaşça burnunun üzerinde süzülüyordu. Sonrasında ellerine düşen damla diğer leke ile buluştu. Bu leke büyüktü, fazlaydı ve Gorgi'nin kıyafetlerine bile sıçramıştı. "Kucağımdaydı," dedi Gorgi dalgınca. Dizlerine bakıyordu ve sonunda ellerini yumruk haline getirdi.

Dorges'in kanıydı ellerindeki; Gliondel zihninin bu denli yavaş çalışmasına hayret etti. Torga'ya o kadar odaklanmıştı ki onun elf cinini unutmuştu bile. Oysa ki en başından beri aklındaydı. Daima kısa pelerin giyen ve ciddi görünen Dorges, mütemadiyen Gorgi'ye böbürlenen Dorges, saçını itina ile tarayan ve adeta kafa derisine yapıştıran Dorges; bağlı olduğu elfin kaderine mahkum olmuştu. Torga ölmüştü ve bu, Dorges'in de miadının dolduğunu gösteriyordu. Çifte can... Gliondel'in elleri Gorgi'nin ellerindeki somut lekelerden daha fazlasını barındırıyordu şüphesiz. Daha kirliydi ve kolay kolay temizlenemezdi.

"Gorgi bana bak." Gliondel sonunda elf cinine tamamen yaklaşmış ve onun gibi dizlerinin üzerine çökmüştü. Gorgi'nin tam karşısındaydı ama minik elf cini deli gibi titriyordu. Şoka girmiş gibiydi.

RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin