Kar Çemberi -Ekin-

271 42 15
                                    

Ölüm aslında benim etrafımda kol geziyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ölüm aslında benim etrafımda kol geziyor. Bu düşünceyle dakikalar geçiren Ekin bacaklarını kendine çekerek soğuğun geniz yakan kokusunu yudumladı. Arzo'nun dumanlarından silkelenip handan dışarı çıkmış ve gördüğü ilk banka oturmuştu. Kar suyuyla ıslanmıştı pantolon kumaşı ama bunu hiç umursamıyordu. Zihni çok daha önemli meselelerle sarılmıştı ve onları düşünmeden duramıyordu.

İrice bir erkek elf atları çekiştirerek ahırlara yönlendiriyordu. Yemliklerin bulunduğu yerde karların üstüne renkli pullar saçılmıştı ve harap giysiler içindeki küçük bir elf onları toplayıp yamalı heybesine dolduruyordu. Aç karnını doyurmak için onları satmayı planlıyor olmalıydı.

Hana yakın bir yerde ise birkaç dişi elf kar sularını kovalarda biriktiriyordu. Donmuş nehir yatağından su ihtiyaçlarını karşılamaları zordu, onlar da böyle bir çözüm bulmuştu. Ahşap yapıların her birinde ise ateş böceklerinin ışıldamaları göze çarpıyordu. Burada liş kullanan pek kimse yoktu. Diyar'ın fakir kesimlerinden birine gelmişlerdi ve savaş devam ettiği sürece her yer bu hale gelecekti. Yıkım, yoksulluk, parçalanan aileler ve hatta bedenler... Kan gölüne dönüşecek kasaba meydanlarını aklına getirdi Ekin, çürüyen bedenlerle kirlenecek nehir sularını. Yakılacak ağaçları, katledilecek hayvan sürülerini... Kişisel acılarımdan ziyade bunları düşünmem gerek. Savaşta güçlü bir koz olacağım ama tabii ki kendi zayıflıklarımı yenersem.

Omuzlarını kapatan kumaşa minnettarlıkla sarılıp Aramir'e gülümsedi. "Biraz yalnız kalmak istemiştim." dedi.

"Biliyorum, o yüzden sana biraz zaman tanıdım." Aramir bankın boş kısmına kuruldu. Siyah saçı kar taneleri yüzünden ıslak görünüyordu ve alnına dökülmüştü. "Şimdi benimle konuşma zamanın. İçindekileri dökül bakalım."

Ekin omuz silkti. "Suçluluk duygusu. Arzo'nun ne demek istediği oldukça bariz."

"Beni de aydınlat öyleyse."

Ekin kumaşa biraz daha sokularak Aramir'e baktı, ürkek bir kız çocuğuna benziyordu. "Hatırlasana, Çetin'i sevdiğim için Gliondel'i sevdiğimden bahsetmişti Arzo bir zamanlar. İlk görüsü buydu ve bize anlamsız gelmişti ama aslında bir büyüyü dillendiriyordu. Yine aynı şey. Annemi öldürecek kişi aslında Çetin, diğerlerine yaptığını yapacak ve annemin bana zarar verdiğini düşündüğü için onu ortadan kaldıracak. Bu onun ilkel dürtüsü, büyünün yan etkisi ve büyü benim yüzümden var oldu. Yani dolaylı olarak benim ellerim devrede olacak."

"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama sanırım haklısın. Bu da şunu gösteriyor: ağaç elflerinin kokusu baskınlığını ilan etmiş. Yani senin duyguların Çetin'den ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın... nafile. Büyü yitip gitmeyecek, koku varlığını hep sürdürecek."

Ekin yutkundu. Aramir konuşmaya başladığında endişeyle dolmuştu. Onu yanlış anlayacağını, genç elfin durumu yanlış değerlendireceğini düşünmüştü. "O kadar rahatladım ki. Bir an için sana olan duygularımı yok sayacağını farz ettim. Koku hala varsa ben de hala Çetin'i seviyorum ve seni kandırıyorum diye düşünecektin."

"O kadar ahmak değilim Ekin." Aramir kızı kolları arasına aldı. "Ben sevgiyi çevresel koşullarla ölçmem." Havayı süzüyordu bakışları. Ciddi konuşurken hep böyle yapıyordu, gözü manzaradan manzaraya atlıyordu. "Sevgi senin bakışlarında, kokunda, bana dokunuşunda. Sevgi senin gülümsemende, içimi sıcacık edişinde, bana cesaret verişinde. Sevgi sensin ve ben bunu anlamak için sağa sola başvurmam. Sana bakmam yeter."

Ekin yanağına düşen damlayı usulca sildi. "Beni ağlatıyorsun."

"Güzel bir şey için ağlamak neden kötü olsun ki." Aramir kızın burnuna parmağıyla minik bir fiske vurdu.

Ekin derin bir nefes aldı. "Gliondel'le çok farklısınız, ikiz olmanıza rağmen hem de. O sevgiyi çok yanlış yerlerde arıyor, sevgiyi saplantı haline getiriyor ve bu yüzden de bulamıyor ama sen... Sen baktığın her şeye sevgi kumaşını geçirebiliyorsun."

Aramir uzaklara bakmayı sürdürdü. Kar yağışı hızlanmaya başlamıştı. Başlıktan yoksun saçları beyazlara bürünmüştü. "Ben annemin eksikliğini eğitmenim sayesinde kapatabildim. Sonra Gölge'yi buldum, bir şekilde içimdeki boşluğu yamaladım ama Gliondel... Küçükken çok içine kapandı, herkesten soyutlandı. Sonra babamın gözüne girebilmek onun için en önemli şey haline geldi, bilemiyorum belki de tahta geçmeyi saplantı haline getirdi."

"Sanmıyorum. Benden sevgi dileniyordu, sadece başa geçmek için değil, sevgiyi de tadabilmek için beni kullanmıştı." Ekin cesaretini toplayıp aklındakini dillendirdi. "Peşime düşmedi, beni yeniden sabote etmedi. Belki de bir şeylerin farkına varmıştır, Suvilla her ne kadar sizin kanınızı paylaşsa da o sizi gerçek bir kardeş gibi görmüyor. Gliondel ve sen öyle değilsiniz ama, belki yeniden birleşirsiniz." Umutla bakıyordu, biraz da sonu hüsranla sonuçlanacak korkusuyla.

"Ben istesem bile Gliondel buna asla yanaşmaz." Aramir karamsar bakışlarını gökyüzünden çekti, havadaki beyazlığı bu kötümserlikle lekelemek istememişti. "O zirveyi tek başına sırtlanmak istiyor."

"Yanılıyorsun." Arzo'nun sesiydi bu ve banktaki ikili irkilerek başlarını çevirmişti. Gri Görücü ateş böceklerinin yuvası olan ışıklandırma direklerinden birine yaslanmış ve kollarını kenetlemişti. Etrafında süzülen dumanlar, kar taneleriyle birleşerek onu beyaz bir aura çemberi içinde gibi gösteriyordu. "En önemli duyumlarımdan birini söylemeyi unutmuş olabilirim." Arzo mahcup görünüyordu ve sıkıntıyla ensesini kaşıdı.

"Neymiş o?" Aramir dikleşmişti. "Ne gördün?" Baskın ton ve ısrarcı bakışlar...

"Görü değil duyum." Arzo etrafındaki duman çemberini eliyle dağıttı. "Gliondel Diyar'ın dört bir yanına haber salmış. Finrol topraklarındaki yasağını kaldırmış Aramir, kardeşin... taç giyme töreninde tahtı seninle paylaşacağını bildirmiş."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)Where stories live. Discover now