Lacivert - Safir - Amber

AMBER 19 | GÜN IŞIĞI

Instagram/ threads: t.y.mazer

tiktok: t.y.mazer

Twitter: tymazerr

***

LACİVERT

AMBER 19. BÖLÜM

GÜN IŞIĞI

Mike tedavi olduktan sonra hepimiz kırmızı odada toplandık. James son güncellemeleri yaparken, ben dahil herkesin sabırsız olduğunu hissedebiliyordum. Artık sonuna gelmiştik. Bundan sonraki adım, bu teknolojinin kimlerin eline geçtiğini öğrenmek ve gerekli önlemi almaktı. James'in dediğine göre bu bilgiye ulaşmak birkaç gün sürebilirdi. Jenny ve Brad Nish'in data bankasını ayrıntılı inceleyecek ve bize rapor vereceklerdi.

Odama döndüğümde rahatlamış hissediyordum. Saat neredeyse gece 10'u geçiyordu. Bütün gün üstüme yapışan akıllı tulumu çıkardım. Duş aldım ve yatağıma uzanırken kendime hiçbir şeyi düşünmeme lüksümü tanıdım.

*

"Heyyy, fıstıkkkk, uyan bakalımmmm."

Çok uzaktan sesler geliyordu. Ancak öyle güzel uyuyordum ki, hiç aldırış etmedim. Battaniyeme sıkıca sarılıp uyumaya devam ettim. Birkaç dakika sonra küçük bir sarsıntı yaşadım. Ardından yüzüme bir yastık çarptı. En sonunda gözümü açtım. Mike tepemde sırıtıyordu.

"Ne var?" Dedim öfkeyle. "Ne istiyorsun sabah sabah?"

"Günaydın kuzen" dedi Mike neşe saçan sesiyle.

"Uykum var Mike!" dedim.

Mike kolumdan çekiştirdi. "Hadi ama bugün kuzenim olmana ihtiyacım var."

"Ne oldu?" dedim sonunda pes ederek.

"Sinem'le dışarı çıkacağız. Senin de gelmeni çok istiyor. Yarı yıl diye seni göremediğinden yakınıyor."

Haklıydı, fakülte tatile girdiğinden itibaren yaşadığım çılgınlıklar yüzünden Sinem'le telefonda bile konuşmamıştım.

"Tamam" dedim. "Hazırlanmam için yarım saat ver. Bir de çok açım."

"Kahvaltı için süper bir yer biliyorum" deyince

"Bizi Paris'e kadar götürme yeter." dedim yataktan kalkarken.

"Keşke tatlım. Sinem'i etkilemek için böyle bir fırsatı tepmezdim ama şartlar işte."

Banyoya girmeden önce Mike'a baktım. Daha sabah saat 8'di ama şimdiden şık bir V yaka tişört ile açık renk, tarz bir pantolon giymiş, en yakışıklı haliyle bana sırıtıyordu. Mike'ın büyümesine, olgunlaşmasına ve aşık olmasına an ve an şahitlik etmiştim. En yakın arkadaşımın gülümsemesine karşılık verip, hazırlanmaya başladım.

Mike bizi Sarıyer'in ilerisinde sessiz ve huzurlu bir sahil kasabasına götürdü. Keyifli bir kahvaltı eşliğinde sohbet edip, arayı kapatmaya çalıştık. Ancak bir süre sonra Mike ve Sinem'i yalnız bırakmak istedim. Birbirlerine gerçekten öyle güzel bakıyorlardı ki, ister istemez yalnız kalmalarının daha adil olduğuna inanıyordum. Kahvaltının ortalarına doğru onlar şakalaşırken ben de bakışlarımı denize çevirmiştim. Masada bir hareketlenme olduğunu hissettiğim an karşımdaki çifte döndüm.

"Mr. Allen" dedi Sinem şaşkınca.

İşte o an, James'in hemen masanın yanında can alıcı bir halde beklediğini gördüm. Üzerinde, koyu mavi dar bir kazak altında da giydiklerine uyumlu bir kot vardı. Üzerine geçirdiği siyah trençkotu ona hem spor hem de elit bir hava katıyordu.