Amber 6 | DARKBLUE

22.5K 1.2K 367
                                    


Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

AMBER 6. BÖLÜM
DARKBLUE

Öfkem damarlarımdan taştı, Haluk'u o an yere sermemek, bu iğrenç sözlerini kesmemek için kendimi zor tutuyordum. Arkamızdan yükselen James'in sesini duyunca tüm benliğimle rahatladım.
"Haluk," dedi son derece sakin ama bir o kadar da tehlikeli bir şekilde.
"Bu gece buradan sağ çıkmak istiyorsan Milen'in kolunu bırak."
Haluk Savacı eli ateşe değmiş gibi anında kolumu bırakırken, James aramıza girdi. Yüzümü avuçları arasına alarak sıcacık bir şekilde gülümsedi.
"İyi misin sevgilim?"
Herhangi bir cevap veremeden başımı olumlu anlamda salladım ancak dikkatim hala yanımızda kaskatı duran Haluk'taydı. James beni kollarına aldıktan sonra ona döndü. O an fark ettiğim başka bir şey de izleyicilerimizin olduğuydu. Kollarında gerildiğimi fark edince James beni daha sıkı tuttu.

"Şu andan itibaren bir daha buraya giremeyeceksin. Sınırlarımın ne olduğunu bilirsin Haluk. Fikrimi değiştirmeden burayı terk et."

Haluk'un suratı morarmıştı. "Yapamazsın" dedi ama ses tonu çoktan yenilgiyi kabullenmiş gibiydi. James başını kaldırdı ve kısa bir işaret yaptı. Saniyeler içinde iki görevli duygusuz bir suratla Haluk için gelmişlerdi. Haluk ellerini havaya kaldırdı. "Zorluk çıkarmayacağım, bana dokunmayın."
Görevliler ona eşlik ederken Haluk'un James'e bir şeyler mırıldandığını gördüm. Ne olduğunu duyamasam da Lacivert duymuş, sırtımı yasladığım göğüs kafesi taş gibi olmuştu.

Haluk gözden kaybolduğu anda Lacivert ona dönmemi sağladı. "Kireç gibi oldun sevgilim, buraya gel yüzünü yıkayalım."

James belimden nazikçe kavrayıp beni tekrar kadınlar tuvaletine soktuğunda şaşkınlıkla onu izliyordum. İçeride işlerini bitirmek üzere olan kadınlara kibarca gülümsedi. "İzninizle güzel hanımlar, sevgilim içkiyi biraz fazla kaçırdı, onu kendine getirmem için müsaade eder misiniz?"

Kadınlar iç çekerek James'e gülümserken gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Lacivert'in ceketinin iki yakasını kavrayıp onu kendime doğru çekmekte olduğumu ancak son kadın kapıdan çıktığında fark ettim. James hafifçe güldü.
"Bölgeni mi işaretliyorsun sevgilim?"
Hızla ellerimi çözüp geriye gittim. "Hayır, ben sadece..."
Bana beni içine çeker gibi baktı. Neydi bu bakışın anlamı? Kalbimi böylesine hareketlendirmesi normal miydi? Ardından aramıza mesafe koyarak başını salladı ve tüm ifadesi değişti.

"Fazla vaktimiz yok." Sessiz bir hamleyle tuvaletin kapısını kilitledi. Fısıltısı boynuma çarptı. Zaten deli gibi çarpan kalbim beklentiyle kasıldı. Yüzünü yüzümle hizaladığında yutkundum. Dudaklarımızın arasındaki mesafe öylesine kısaydı ki, bu hem delicesine yanlış hem de bir o kadar da doğru geliyordu.

"Şimdi seni öpeceğim" dedi dudaklarıma neredeyse değerek. "İnan bana bu şekilde olmasını istemiyorum ama kabinlerden birine girmek için bahaneye ihtiyacımız var." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ama bir şey söyleyemedim. "Lütfen" dedi parmaklarını boynuma geçirerek. İçimde oluşmaya başlayan sıcaklık beni gafil avlamıştı. Acımasız bir hipnoz altında gibiydim. "Kendini bana bırak, söz veriyorum bunu telafi edeceğim."
Neyin telafisini yapacaktı? Kafam delicesine karışsa da, mantığım hala arka plandaydı çünkü kalbimin ritmi sağlıklı düşünmeme izin vermiyordu. Gözlerine son defa baktım, lacivertleri her zaman bu kadar parlak ve güzel miydi? Daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapattım. Dudaklarım karıncalanıyordu. Öylesine tecrübesiz öylesine acemiydim ki. Görev için bile olsa ona nasıl karşılık verecektim?

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin