AMBER 14 | UZAY BOŞLUĞU

14.3K 919 285
                                    




Instagram/ threads: t.y.mazer

tiktok: t.y.mazer

Twitter: tymazerr

***








LACİVERT

AMBER 14. BÖLÜM

UZAY BOŞLUĞU








Antartika'ya yaptığımız mucizevi yolculuk daha öncekilerde olduğu gibi sadece 3,5 saat sürmüştü. Frank'i görmeyeli aylar olmuştu ve uzaktan bize yardım etmesi dışında, onun hakkında pek bir bilgiye sahip değildim. Tek emin olduğum şey Lacivert'in ona gerçekten güvendiğiydi.

Uçak piste indi, eskimo şeklindeki bina göründü. Uydudan bakılsa burayı buzullardan ayırt etmek oldukça güç olurdu. Amaç da buydu sanırım. Tamamen görünmez olmak. Uçaktan inmeden giydiğim termal kıyafetleri iyice sıkılaştırdım. Kar beremi yüzüme geçirdim. Lacivert bana döndü, eğlenir gibi bir hali vardı. Eh haklıydı, birazdan banka soyacak gibiydim, sadece gözlerim görünüyordu.

Uçaktan inip, benim tarafıma geçti. Kapımı açtı ve eldivenli elimi güçlü bir şekilde kavradı. O sıradan bir ceket giymişti. Havaya hakim olan tipi saçlarını karıştırıyordu ancak bunu hiç fark etmiyor gibiydi. Bir insan nasıl tipinin ortasında bile böylesine güzel görünebilirdi. Ondan destek alıp aşağı indim.

Zemine ayak bastığım an o ilik dondurucu soğuğu bekledim. Ama hayır, gözlerime değen soğuk haricinde oldukça iyi hissediyordum. Olduğum yerde zıplayıp, ellerimi çırptım ve kahkaha attım.

"Hiç üşümüyorum!" diye bağırdım sanki dünyanın en önemli şeyiymiş gibi. James'in gözlerinin içi güldü. Elimi sıkıca kavrayıp beni kendine çekti.

"Sahi" dedim ona yaklaşarak. "Madem böyle kıyafetlerimiz vardı neden daha önce soğuktan ölme riski atlattım?"

Saçını karıştırarak gülümsedi. Sanki mahcup olmuştu. Lacivert'ten beklemediğim tepkilerdi bunlar. Böyle yapınca içim ona karşı ısınıyor, hatta alev alıyordu.

"O zamanlar senin ne kadar kırılgan olduğunu fark etme yetisinden biraz uzaktım." Dedi o mahcup tavrını sürdürerek.

Kaşlarımı çattım ama kar maskesinin altında görünmüyor olmalıydı.

"Ben kırılgan değilim."

"Elbette değilsin" dedi hemen ciddileşerek. "Sadece bu şartlara uyum sağlayacak genlere sahip değilsin, bu sana verilen bir seçenek değil."

"Sana da verilmedi." Dedim çenemi tutamayarak. Bu hayatı o seçmemişti. Bir an onu savunmak ve kendine olan öfkesini dindirmek istedim. Sahi ben tüm bunları nereden biliyordum? Düşündükçe yine başıma o iğrenç ağrı girdi. Alnımı ovdum.

Lacivert belimi sardı. "İyi misin?" dedi merakla.

Kafamı salladım. "Hadi gidelim, eğer bu kıyafetler bir süre sonra etkisiz hale geliyorsun tüm havam söner."

Lacivert küçük bir kahkaha attı. "Buraya gel" dedi. Hırsız tipime rağmen beni kolunun altına yerleştirip sıkıca sardı. Üşümüyordum ancak yine de daha sıcak hissettim. Biliyorum düşümsem acı çekecektim. Hastalıklı beynim bana oyun oynamaya devam ediyordu ve ne zaman sorgulasam işkence çekmeye başlıyordum. Sanki biri beynime elektroşok uyguluyordu. Ama yine de, derinlerde bir yerde, kalbimin bir köşesinde başlayan o aitlik fısıltısı artık daha sesli çıkıyordu. Kalbimin ve zihnimin savaşında, bu sese daha ne kadar kulak tıkayabileceğimi merak ediyordum.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin