20- EV

32.2K 1.7K 218
                                    

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

20- EV

Güneş ışığıyla uyanmak... Aylardır özlemini çektiğim göz alıcı ışıklar, geceden açık bıraktığım camı delip yüzüme yansıdığında, yeniden hayat bulmuş gibi gülümsedim.

İçimde artık yerini bile bilmediğim bir yerde sakladığım aile özlemim, ailemin evindeki odama vuran güneş ışığını anımsamamla varlığını hatırlatmak istese de, gözlerimi yumup bu uyarıyı uzaklaştırmak istedim. Çünkü ne zaman onları düşünsem Çetin'in beni öldüresiye dövüşü anılarıma kâbus gibi çöküyor ve aileme kalan sevgimi de söküp alıyordu. Çetin'e yıllarca karşı çıkmayan, bu kadar ileri gitmesine neden olanlar onlardı.

Ekim'in sonuna gelmiştik ama hava hala yazı aratmıyordu. Yine de gece ara ara üşümüş ve pikeyi kafama kadar çekme ihtiyacı duymuştum.

Mutlu bir şekilde yataktan kalkıp Deirdre'ye de günaydın dedikten sonra balkona yöneldim ve gözlerimi kapatarak taze havadan derin bir nefes çektim. Hafif esneme hareketleriyle kaslarımı gevşetmeye başladım. Bahçedeki çamların kokusu havaya karışmıştı ve daha derin nefesler almam için teşvik ediyordu.

Göz ucuyla etrafı taradığımda, ona rastlamadım. Güya umursamıyordum ama hayal kırıklığına uğramıştım bile. Kısa bir süre sonra odama geçip, banyodaki işlerimi halleder halletmez, gece üşümemin verdiği etkiyle üzerime kırmızı renk triko bir kazak, altıma da açık renk dar paça bir pantolon giydim. Kahverengi süet bot ve onunla uyumlu çantayı da aldıktan sonra yüzümü renklendirip aşağıya indim.

Ocakta dumanı tüten çaydanlığı görünce az önce güneşi görmemle başlayan mutluluğum bir seviye daha artarken, dün gece aç kalmamın etkisi ciddi anlamda kendini gösteriyordu.

Bu yüzden, masada çayını yudumlayan, çivit mavisi dar bir kazak ve altına da benim gibi krem rengi bir pantolon giyen, saçları dağınık, gözleri önündeki tablette ama irislerindeki hareketlilikten aslında beni izlediğini anladığım Lacivert'i görmezden geldim. Masaya dizdiği kahvaltılıklardan birer parça tabağıma doldurup, dışarı, çardağa çıkarak güzel havanın tadını çıkarmaya karar verdim.

Biri bu adama bu kadar yakışıklı görünmemesi gerektiğini söyleyebilir miydi!

Mutfakta, dün gece kırıldığını duyduğum tabaklardan eser yoktu ve sağlam olanların tümü benim yetişebileceğim bir dolaba yerleştirilmişti. Gördüğüm manzara içimi ısıtsa da, omuz silkerek bir tabak aldım.

Çardakta oturup çayımı içtiğim sırada, kokusu ondan önce yanıma ulaşmıştı.

"Hazırsan çıkalım."

Gözümü manzaradan ayırmadan konuştum.

"Beraber gitmeyeceğiz herhalde"

"Hayır." dedi kesin bir tonla.

"Beraber çıkacağız ama her gün bir garajda okulda kullandığımız arabalarımıza binip ayrılacağız."

Başımı salladım ve ayağa kalktım.

Önden geçip, arabasına doğru yürürken onu beklememiştim. Elbette bana kısa sürede yetişmişti. Arabaya bindiğimizde hiç konuşmamış, ondan tarafa dönmemiştim. Bu benim için kolay değildi, görüntüsünü inkâr etsem de kokusu bana ulaşıyordu.

Arada sırada beni kontrol ettiğini hissetsem de öylece yolu izledim.

Tünele girdiğimizde, etrafta bizimkinden başka araç olmaması dikkatimi çekmişti ancak tünelin yarısında, hızla açılan bir kapıdan içeri, ani bir hamleyle döndüğünde, her şeyin kamuflaj olduğunu anlamıştım. Garaja girdiğimizde beyaz Porsche jeepi ve mavi Mercedes'i gördüm.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin