Amber 8 | HAVADA SÜZÜLMEK

21.5K 1K 218
                                    

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr


AMBER 8. BÖLÜM
HAVADA SÜZÜLMEK


Gözlerimi uykunun hain kollarından kurtardığımda, panikle pikeyi üstümden çekerek ayağa kalktım. Dün gece uyuyakalmış ve soruların tamamını hazırlayamamıştım. Zaten Edepsiz yardım etmese, sorularla iki günden fazla uğraşmam gerekeceği su götürmez bir gerçekti. Çalışma masama ulaştığımda, sayfalarca yazdığım soru ve cevapları telaşla kontrol ettim.

Sekizinci soruya kadar geldiğimize emindim ancak şimdi baktığımda soruların hepsi tamam görünüyordu. Kağıtları dikkatle inceleyince, aceleci ve çarpık yazımdan ayrılan özenli el yazısını fark ettim. Dokuz ve onuncu soru ve cevapları adeta bir kaligrafın elinden çıkmış gibi özenle yazılmıştı.

Şaşkınlıkla havalanan kaşlarıma karşılık, parmak uçlarım özenli el yazısında dolaştı. Bu adamın mükemmel olmayan tek bir özelliği yok mu diye düşündüm. Normalde böylesine bir durumun beni kızdırması gerekirken, şimdi sadece şaşırmıştım ve bir şekilde Edepsiz'e teşekkür etmem gerektiğini düşünüyordum.

Uyku hala beni çağırıyor gibiydi. Yatakla kısa süreli bakışmamızdan sonra, uyumayı biraz daha erteleyip, doğru olanı yapmak için James'i bulmak üzere odamdan çıktım.

Koridorda attığım dengesiz adımlar, hala uykunun etkisinde olduğumu gösteriyordu. Neyse, sadece küçük bir teşekkür edip odama dönecektim.

James'in odasının kilitli olduğunu görünce, kırmızı kapılı odaya yöneldim. Mike ve James hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Kapıyı araladığımı bile fark etmeyecek kadar yorgun görünüyorlardı. Konuştukları konu Mike'ın 'hamilelik hormonlarından bahsetmesiyle ilgimi çekti.

"Neler oluyor? Kimin hamilelik hormonlarından bahsediyorsunuz?" diye söze karıştığımda, ikisi de orada olmam imkansızmış gibi şaşkınca bana baktılar. James'in beni görünce bir anlığına değişen ifadesi kısa bir süre sonra anlamsızlığa büründü. Mike ise daha çok köşeye sıkışmış gibi görünüyordu. Ve bu aklıma tek bir ihtimali getirdi.

"Mike!" Diye bağırdım dehşetle.
"Yoksa Sinem mi hamile?"

James'in öfkeli yüz ifadesi değişmezken, Mike bir süre donup kaldı. Dudaklarını kıpırdatsa da ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. Tepkisini görünce daha çok endişelenip ona doğru bir adım attım.
Ancak James aramıza girerek beni arkasına sakladı ve Mike'ın konuşmasına izin vermeden sözü o aldı.
"Frank'in yolladığı çipi tekrar incele, en azından bir ipucu bulmaya odaklan."
Mike itaatkar bir şekilde kafa sallasa da James kontrollü bir sesle devam etti.
"Ve gözlerinin odağını değiştir."

Mike ikimizi birden süzdü ve sırıtarak önündeki ekranlara geri döndü. Ona hesap sormak adına James'in arkasından çıkmak için davrandım ancak Lacivert buna izin vermedi. Belimi kavrayıp beni dışarı çıkmaya zorladığında öfkeyle homurdandım.
"Ne oluyor? Yine benden ne saklıyorsunuz?"

Kollarından kurtulmak için debelendiğimde, beklediğimin aksine, beni serbest bırakarak şaşırttı. Benden bir adım uzaklaşarak, karşıma geçti. Ardından parmaklarını saçlarından geçirerek sıkıntılı bir nefes aldı.

"Seninle ilgili bir durum yok."

İfadesi öfkeyle sabırsızlık arasında gidip geliyordu. Bir adım ileri attı, ardından geri. Bakışlarını bir anlığına bacaklarıma kaydırdıktan sonra yüzüme sabitledi ve fikir değiştirmiş gibi tekrar belime sarılarak itirazlarım eşliğinde odamın kapısına kadar beni sürüklemeye başladı. Bana değen bedeni öylesine kasılmıştı ki, bana dokunmanın ona hissettirdiklerini merak ettim. Bu kadar mı kötüydü?
"N'apıyorsun? Bıraksana!" diye ciyakladım ancak beni duymuyor gibiydi. Oldukça da hızlıydı.
Seğiren kaslarının atışını tenimde hissederken, odamın önüne geldiğimizde sabrım taşmıştı.
"Bırak artık!" diye bağırdım.
"Odana gir" dedi sakin bir sesle. Sanki az önce beni sürükleyen, zorla buraya getiren o değildi. Öyle ki ses tonunda kibarlık bile hissetmiştim. Ancak bu sakinlik, bakışlarındaki kararlılığı gizleyemiyordu.
Kaşlarım çatık bir halde ona bakıp, hala kıpırdamadığımı görünce, gözlerini sabır dilenir gibi kapayıp açtı.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin