11- Soğuk

54.8K 2.7K 569
                                    


Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

Uçağın bulunduğu ormanlık piste geldiğimizde saat öğleyi geçiyordu. Lacivertle arabada pek konuşmamıştık. Bunun nedeni benim Metin Taner'i yani Malcolm Stone'un hikayesini sindirmeye çalışmamdı. Ondan da öte Sofia'ydı.

Lacivert zaten konuşkan biri sayılmazdı.

Sofia... diye tekrar tekrar geçirdim aklımdan. Örümcek ağından beter olmuştu beynim.

Demek Fiona şeytanın dediği gibi gerçekten onu unutmamıştı James. Hala onu arıyordu...

Uçağa binmeden önce laciverte baktığımda onun da benim kadar dalgın olduğunu gördüm ve kendimden beklenmeyecek şekilde sessiz kalmayı sürdürdüm. Ne söyleyebilirdim ki? Hem konuşsam sesim titrerdi.

Uçağa binip, koltuğa oturdum. Kemerimi bağlamamla aniden bu uçaktaki anılarım peyda oldu. Sabah ne yediğimi hatırlamaya çalıştım. Lacivertin benim için hazırladığı sandviçi yemiştim.

Bu sefer kesin kusacaktım ve laciverte rezil olacaktım. Sıkıntıyla olduğum yerde büzüldüm ve mecburi sona kendimi hazırlamaya çalıştım.

O sırada lacivertin avucu bana doğru uzandı. Sofia'yı aradığını ima ettikten sonra ilk defa konuşmuştu.

"Bunu iç, midenin bulanmasını önleyecektir."

"İyi de uçakta bu tarz bir ilaç olmadığını söylemiştin."

"Uçakta yoktu zaten."

Nereden bulduğunu sormadım. Herhangi bir yerden bulmuş olabilirdi. Mesela ormanlık alanda yürürken gizli bir yapraktan ya da ağaç kavuğundan çıkmış olabilirdi bu ilaç.

Gizli yaprak mı? Neler saçmalıyordum.

Sessizce teşekkür edip önüme döndüm. Lacivert cevap vermedi. Onun yerine motoru çalıştırdı ama benim tedirginliğim hala geçmemişti. Bu tedirginlik sadece mide bulantımdan değil aynı zamanda biraz sonra karşılaşacağım hıza alışık olmadığımdan da kaynaklanıyordu. Bir süreliğine Sofia'yı unutmama yardımcı olmasına neredeyse teşekkür edecektim.

Lacivert uçağı havalandırdıktan sonra iyi olup olmadığımı kontrol eder gibi bakışlarını bana çevirdi. Bu sefer daha yumuşak bir şekilde uçağın hızını arttırdı ve bir süre sonra bulutların içinden hızla geçmeye başladık.

Bana göre ışık hızıyla geçtiğimiz gökyüzünü hayranlıkla incelerken gerçekten de midemin bulanmadığını fark ettim.

İçimde oluşan huzursuzluk, sessizlik arttıkça beni boğacak kadar güçleniyordu. İç sesim hiç olmadığı kadar konuşuyor,  canımın yandığını fazlasıyla fark etmemi sağlıyordu.

Lacivertle en fazla arkadaş olabilirdik fazlası değil.

Düşüncelerim kendime güven duymamı sağladı. Böyle omuzları çökmüş yavru köpek gibi yanında durduğum sürece aklımdan geçenleri anlayacak diye korkuyordum.

"James, piyano çalmayı da eğitimin gereği mi öğrendin?"

Bu soruyu beklemeyen lacivert bana döndü.

"Hayır."

Devamını getirmesini beklediğimi belirtir bir şekilde bakmaya devam ettim.

"Çok küçük yaştan beri biliyorum. Annem öğretti."

"Ne güzel. Annen yetenekli biriydi sanırım."

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin