21- BOWIE

33.8K 1.8K 290
                                    

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

21- BOWIE

Sorduğu soruya önce nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Kızarık yüzümle öylece gözlerine bakıyordum. ifadesinde alay yoktu. Aksine merak vardı. Bunu gerçekten merak ediyordu ama beni ne kadar utandıracağını tahmin edememişti.

İlk öpücüğümü metroda ve insanların arasında ona vermiştim! Ne yapmamı bekliyordu! Hayal kırıklığı ile derin bir nefes alıp gözlerimi ondan ayırdım ve tuttuğu elimi geri aldım. Neyse ki metro hızlı bir şekilde diğer durağa gelmişti ve kapının önündeki kalabalığı yararak ani bir hareketle metrodan indim. Bu hamlemi beklemediği bana yetişmesi biraz fazla zaman almasından belliydi. Koşar adım yürüyen merdivenlere ulaşmaya çalışıyordum. Hangi durakta indiğimin farkında bile değildim.

Gözlerimde yaştan çok, öfkenin dışarı vurumu vardı o an. Asla ağlama zayıflığını göstermeyecektim. Lacivert yanıma yaklaşıp kolumdan çekti.

"Sorun ne?"

Canımın yanmasına aldırış etmeden sertçe kolumu çektim ve hızla merdivenlerden çıkmaya devam ettim.

"Beren" dedi sakin bir şekilde. Yine de sesindeki öfkeyi sezebiliyordum. Başıma buyruk davranmamdan hoşlanmıyordu elbette. Tekrar koluma uzandığında izin vermeyerek "Bırak!" dedim. Bu sefer direkt önüme geçerek yolumu kesti ve nazikçe kollarımı kavradı.

"Beren"

"Yanlış bir şey mi söyledim? Ben, gerçekten anlamıyorum."

Sabrım taşmıştı. "Evet, yanlış bir şey söyledin! Bütün hayatımı araştırdın, Çetin'in bana ne eziyetler ettiğini biliyorsun, bir de sağda solda milletle öpüşüyor muydum sanıyorsun? Hadi onu da geçtim, öpüşmeyi bilmek ne ya?" Resmen burnumdan soluyordum.

"Ayrıca çok merak ediyorsan söyleyeyim, öpüşmeyi bilmiyorum çünkü daha önce bilmem gerektiği aklıma gelmemişti!" gözlerimdeki kırgınlık kendini o kadar açık ediyordu ki, onun da bunu anladığını görebiliyordum.

"Ben bu amaçla sormadım." Sesi sakin ve ifadesizdi ancak üzgün çıkıyordu. Sonra yine kalbimi parçalara ayırıp tekrar birleştirebilecek kadar tesirli bir şey yaptı. Yüzümü ellerinin arasına alarak bana baktı. Gözleri parlıyordu, lacivert harelerinin kapısı açıktı.

"Sen...Düşündüğümden de farklısın Beren. Seni asla incitmek istemem. Bu yüzden senden uzak durmalıyım." Sözleri samimiydi. Belki de bir şekilde beni öptüğü için kendini kötü hissediyordu. Buruk bir şekilde gülümsedim.

"Bu çok klişe olmadı mı James?"

Kafasını kaldırarak gülümsememe karşılık verdi. Sonra da diliyle dudaklarını yaladı ve bana döndü. Bu sefer gözleri ciddileşmişti.  "Maalesef ben karşılaştığın en tehlikeli klişeyim."

Dürüst duruşu buzlarımı eritmeye yetmese de, ifademi biraz olsun yumuşatmıştı. Kafa sallayarak yürümeye başladım. O da hemen bana ayak uydurdu ve yanımda yürümeye başladı. Bu durum biraz değişik hissettirmişti.

Yani onunla kalabalığın içinde yan yana iki normal insan gibi yürümek... Caddeye çıktığımızda taksi çağırmak için zarifçe kaldırdığı eli, arada göz ucuyla beni kontrol etmesi ve yolda geçen süre boyunca aramızdaki sessiz diyalog, ciddi anlamda normal geliyordu.  Eve yakın bir yerde indik ve bir süre daha sessizce yürüdük. Kapıya yaklaştığımız anda birden bana döndü.

"O..." diye söze başladı ama ilk defa sesi sakinlikten uzaktı. Kaşlarım havada onu dinliyordum. "Onur, neden seni izliyor?"

"Bilmiyorum." diye omuz silktim. "Gördüğümden beri pek hoşlanmadım ondan ama ortak ders alıyoruz, o yüzden sıkça görüyorum."

Lacivert  - Safir - AmberWhere stories live. Discover now