Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr
LACİVERT İLK KİTAP FİNALİ
25- OYUNCAK BEBEK
Mike beni eve bıraktığında sıcakta kalmış jöle gibi hissediyordum. Vücudum hiç olmadığı kadar gevşemişti ve sanki hiçbir uzvuma hâkimiyetim kalmamıştı.
Ne arabada ne de eve geldiğimizde konuşmuştuk. Her zamanki rutinimi tekrarlayarak duşa girdim ve saatlerce banyoda kaldım. Mike'ın James gibi su sesimi dinleyecek kadar takık olmadığına emindim. Acı acı gülerek kafamı salladım ve uzun bir süre boş gözlerle suyun tenimden akıp gitmesini izledim.
Ertesi gün okul başlayacaktı. Lacivert tekrar gelip benimle mi kalacaktı yoksa mahzende Sofia ile mi olacaktı deli gibi merak ediyordum. Sofia'nın benden daha zor durumda olduğu belliydi. Zihnim daha fazlasını, aralarındaki şeyin devam ettiğini düşünmek istemiyor, o noktada düşüncelerimi boşluğa bırakıyordum. Merakımın yerini ince sancılar alınca düşünmekten yoruluyor ama bir süre sonra aynı sorularla tekrar boğuşmaya başlıyordum.
Deirdre ve tavanla yaptığım uzun mesaili bakışmalar sonucu aşağı indim. Mike mutfaktaydı ve iki büyük pizzayı kutularından çıkarıyordu.
İndiğimi anında hissetti. Onların reflekslerini kıskanıyordum.
Ayaklarımı sürüyerek inerken Mike gülümsedi.
"Ben de seni çağıracaktım fıstık, acıkmadın mı?"
"Sanırım acıktım." dedim. Gülümseyemesem de somurtmamaya çalışıyordum ancak ne kadar başarılıydım bilemiyordum.
Mike anlayışlı bir şekilde gülümsedi ve "Hadi gel." diyerek masayı gösterdi.
İsteksiz bir şekilde pizza dilimini dişlerken bana bakıyordu.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sorduğunda bir anlığına dondum kaldım.
"Okula gitmeyi?" dedim ağzıma pizzayı tıkıştırarak.
Mike'ın kaşları imalı bir şekilde havaya kalktı. Lokmamı hızlıca yutunca mideme oturduğunu hissettim.
"Mike gerçekten bir şey yapmayı düşünmüyorum. Şuan aklımda olan şey Donaldson'dan ne kadar iğrendiğimi göstermeyerek asistanlığına devam etmek ve imkan olursa görev bitince okulu bitirmek."
Mike bir şey hatırlamış gibi bana baktı. "Sahi sen okula çok rahat adapte oldun, tıp fakültesinde miydin?" diye sordu.
"Evet" diye omuz silktim.
"James'le karşılaşmadan önce başka bir okulda ikinci sınıfa devam edecektim ama James bu görevle çok daha iyi bir üniversitede okuma imkânı vermiş oldu." dedim.
"James çok zekidir." dedi gözleri parlayarak. "Bu yaptığı hamleyle herkese senin eğitimli olduğuna inandırdı. Bahse girerim Elizabeth sırf bu yüzden peşine düşmeyi denememiştir."
"Neyse." dedim. Yine o aşk üçgeni hakkında düşünmek istemiyordum. "Kayıt işlerimi hallettin değil mi?" diye sordum konuyu dağıtmak adına.
"Tabii ki." dedi gülümseyerek." Ayrıca tüm sömestr boyunca Donaldson'u izledim. Neredeyse hiç evinden çıkmadı."
"Donaldson'ı yarına kadar anmasak da olur." dedim keyifsiz bir şekilde.
Yemeği bitirdikten sonra mutfağı toparladım ve biraz TV izledikten sonra uyumak için odama çıktım.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivert - Safir - Amber
General FictionTıp öğrencisi Beren, yıllardır göğüs gerdiği aile şiddeti yüzünden sonunda evden kaçtığında, aklına gelecek son ihtimal uluslararası bir ajanla karşılaşmaktır. Çok gizli bir örgüt için çalışan James Hunter içinse genç kadına ifşa olduğu anda, bu s...
