SAFİR | 3. BÖLÜM

34K 1.7K 406
                                    


Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr

SAFİR 3. BÖLÜM

3. PIROUETTE

Lacivert, alev içinde kavrulan tehlikeli tonlarıyla tenimi delip geçerken, göğüs kafesimde büyüyen korkunun çoktan gözlerime ulaştığına emindim.

Geri adım atmak istesem de, ne kaçacak ne de saklanacak bir yerim vardı. Başımın üstüne yasladığı dirseği ve belimi saran eliyle, beni çoktan, yürek yakıcı kafesine hapsetmişti.

Kulağıma bir sıcak nefes daha üfledikten sonra gözlerindeki seyir değişti. Koyu gölgelerini üzerime saldığını hisseder gibiydim. Sesli bir şekilde yutkundum. Hislerimi saklayacak enerjim kalmamıştı.

"James," dedim çatallaşan sesimle. Ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum. O geceye dair tek suçum kendimi güçsüz hissetmem ve Donaldson'ın arabasına binmemdi. Gerisi benim kontrolüm dışında gelişmişti.

Sessiz geçen her saniye ortama kopkoyu bir sis yayıyordu. Beklentiyle beni süzen gözleri alacağı cevap için sabırsızlanıyordu. Gücümü toplamak istercesine tekrar yutkundum ve tek seferde söyledim.

"O gece Donaldson'ın evine gittim."

Hareleri lacivertten siyaha dönerken nefesimi tutarak vereceği tepkiyi bekledim.

Kaskatı kesilen çenesini esnetir gibi dudaklarını araladı ve dişlerini birbirine çarptı. Dipsiz çukurları andıran koyu gözleri hala üzerimdeydi ve bu beni çıplak hissettiriyordu. Dişlerinin arasından ilkel bir nefes bırakarak öfkesini hücrelerime doldurdu. Yüzündeki tüm kaslar seğirmişti, üzerindeki gömlek sertleşen kıvrımlarına dar geliyor, isyan edercesine esniyordu.

Dudaklarını düz bir çizgi haline getirdi ve gözlerini ağır ama öfkeyi pençesine almış tehlikeli bir yırtıcı gibi kapattı.

Belimdeki eli artık canımı yakmaya başlamıştı ama korku beni öylesine ele geçirdi ki nefesimi bile susturarak dipsiz sessizliğe bir taş da ben attım.

"Şu an," dedi nefes almaya çalışır gibi, "ders verdiği sınıfa gidip, Donaldson'ın boynunu öğrencileri önünde kırmamam için tek bir neden söyle." Sesindeki ölümcül tını, gözleri kapalı olarak sunduğu sakinliğe kanmamam için beni uyarıyordu.

Parmakları belimi daha çok kavramış, canımı daha fazla yakar duruma gelmişti ama dişlerimi sıkarak ondan gelen acının yarattığı çarpık zevke teslim oldum.

Kokusundan derin bir nefes çektim ve dudaklarımı araladım. "Çünkü sen bir cani değilsin James." dedim sesimi kontrollü tutmaya çalışarak.

Gözlerini sözlerimi bitirdiğim anda açtı ve bakışlarını yine üzerime kilitledi. Gözünü bürüyen kan ve öfke harelerine yansımış, intikamın kızıllığını kullanarak önüne geçilmez bir kasırgaya yol açmıştı.

Yalan, buruk bir gülümsemeyle bana baktı ve hayran olunası çehresini iyice yüzüme yaklaştırarak konuştu.

"Bunu bilmen olanaksız. Daha beni tanımıyorsun bile." dedi gözlerindeki tehlikeyi somut bir şekilde sunarcasına.

Bu sefer aynı yapaylıkta gülen ben oldum.

Parmağımı, gömleğime zor anlar yaşata göğsüne getirerek,

"Sakın bana seni tanımadığımı söyleme" diye fısıldadım ama sesim tehditkâr çıkmıştı.

Lacivertin gözlerinden geçen küçük parıltı, çok kısa bir an umudumu yeşertse de, bana iyice sokularak bozulan dengemi tekrar yerinden oynattı.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin