15- YANILGI

38.9K 1.8K 420
                                    

Instagram: t.y.mazer
Twitter: tymazerr




Lacivert'in bir öpücük kadar yakınımda durması tüm bedenime karıncalar yollarken, o ana sabitlenmişiz gibi hissettim. Sanki tek bir hareketimle bütün büyü bozulacaktı. İkimizde öylece birbirimize bakıyor, hiçbir hareket yapmıyorduk.

Müzik bitmişti. Dans bitmişti. Belimdeki eli duruyordu. Elimdeki eli duruyordu.

Aynı anda tepki verdik ancak tepkilerimiz ahenkten yoksundu. Ben dudaklarımı aralarken, James dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı ve ani bir hareketle belimi bıraktı. Karmakarışık bir halde pistin ortasında kalakalmıştım. Anın büyüsü, aldığım tüm kararları unutturmuş, iç sesimin beni günlerdir uyardığı tehlikelere açık hale gelmemi sağlamıştı. Bu kadar savunmasız olduğum için kendime o kadar öfkelendim ki, koyu rujumu umursamayıp dudağımı dişlemeye başladım. Sofia gerçeğini unutmuş olmanın verdiği utançla ben de bir adım geriledim.

"Dönelim mi?" sesi az önceki anımızı yalanlarcasına her zamanki düz ifadeye bürünmüştü. Dilimin ucuna üşüşen tüm kelimeleri geri gönderdim. Kafamı sallayarak başımı aşağı düşürdüm ve çıkışa yönelen Lacivert'i takip ettim.

Ne o koluna girmemi önerdi ne de ben ona yanaştım. Çimenli yolda bata çıka, dengesiz bir şekilde onu takip etmeyi sürdürdüm. En sonunda bu şekilde yürüyemeyeceğimi anladım ve ayakkabılarımı çıkararak elime aldım. Ayaklarıma birkaç kıymık batması dengesiz bir şekilde ilerlemekten daha iyiydi. Arabaya bindiğimizde sessizlik hala sürüyordu. Bu durum beni daha çok düşünmeye itiyor ve vardığım sonuçlar hiç hoşuma gitmiyordu.

Belki de bana acımıştı. Abisinden dayak yiyen genç kızı yemeğe götürmüş ama işler çığırından çıkınca haddimi bildirmişti. Bu düşünceyle içimde oluşan sızı nefesimi kesti. Sanki ciğerlerim işlevini yitirmiş, benimle alay edercesine çalışmayı reddediyorlardı. Dilimin ucuna gelen tüm kelimeler, kesin bir bıçak gibi dudaklarımı dağlıyordu. Dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp tüm bunların bitmesini diledim ama nefes almak gerçekten zordu.

Camı açıp hava almaya çalıştım. Ilık rüzgâra kapılıp gitmeyi dilediysem de olmadı. O hala yanı başımda dümdüz bir suratla yolu izliyordu.

Nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyordum ve orada yokmuşum gibi davranması hiç de yardımcı olmuyordu. Sabah iniş yaptığımız piste geldiğimizde şaşkınca ona baktım ve soruma engel olamadım.

"Neden buraya geldik?"

Yüzünü bana çevirmeden cevap verdi.

"Ekibin yanına dönüyoruz."

"Beni bu şekilde görmelerini istemediğini söylemiştin." Kaşlarımı çatarak sorduğum sorunun içinde kırgınlık da vardı. "Şu an gayet iyi görünüyorsun, birkaç gün odadan çıkmazsın olur biter." Duygusuz sesi öfkenin her yanımı sarmasına yetti.

" Benimle oyun mu oynuyorsun?" dedim hırçın bir şekilde.

"Konuşma bitti Beren, arabadan in."

İtiraz edemeden şoför kapımı açmıştı bile. Ayakkabıları ayağıma geçirerek bir hışımla arabadan indim. Daha sonra kabalık yaptığımı düşünerek adama dönüp Türkçe teşekkür ettim. Adam o kadar şaşırıp mahçup oldu ki küçücük bir teşekkürün bunu yaptığına inanamadım. Oyalandığım için ters ters bakan James'in bakışlarını görmezden gelerek uçağa bindim.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin