TÂĞÛTU RED ALLAHA İMAN

134 6 2
                                    

Allah-u Teâlâ'ya hamd olsun! O'na şükreder, O'ndan yardım diler, O'nun bağışlamasını isteriz. Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak, kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. O tektir, O'nun ortağı yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem O'nun kulu ve rasûlüdür.

Tagut, Kur'ânî kavramların en önemlilerindendir.
Çünkü îmân ehli olabilmek için tâğûtun red edilmesi şarttır.
Bu sebeble tâğûtun tanınması ve cüzlerinin de bilinmesi gereklidir.
İşte bu makalemin amacı kısa bir şekilde tâğûtu tanıtmak ve cüzlerini bildirmektir.
Zîrâ bilinmeyen ve tanınmayan şeyin red edilmesi muhaldir.

"Tâğûtun Tanımı ve Red Edilmesi"

Bilinmelidir ki! Tâğûtu red etmek her mükellef için farz olup, îmânın ilk şartının ön şartıdır.
Yani Müslüman olmanın ilk şartı Allâh'a îmân etmek, Allâh'a îmân etmenin ilk şartı ise tâğûtu red etmektir.

İmâm Muhammed bin Süleymân rahîmehullâh, bu gerçeği şöyle ifâde etmiştir:

"Allâh'u Teâlâ sana rahmet etsin.
Bil ki! Allâh'ın âdemoğluna farz kıldığı ilk şey tâğûtu red etmek ve Allâh'a îmân etmektir."
"ed-Durerus-Seniyye: 1/161"

Şeyh Süleymân bin Abdullâh rahimehullâh ise, şöyle demiştir: "Mânâsını bilmeden, gerektirdiği tevhîdi sağlamadan, bütün şirkleri terketmeden ve tâğûtu red edip şehâdet kelimesini söylemek icmâ ile sâhibine bir fayda sağlamaz."

"Süleymân bin Abdullâh, Teysiri'l-Azîzi'l-Hâmid: 51."

Tâğût, "t-g-y" kökünden türeyen bir kelime olup, mastarı "tuğyan"dır.
Tuğyan ise: "İsyân etmek, haddi aşmak, azgınlık ve sapkınlık" gibi anlamlara gelmektedir. Istılâhta ise -en özlü tanım itibariyle-: "Tâğût: Allâh Subhânehu ve Teâlâ dışında kendisine ibâdet edilen her şeydir." Bu tanımı İmâm Mâlik ve diğer Ehl-i Sünnet âlimlerinden bazıları yapmıştır.

"Kurtubî, Câmiu li Ahkâm: 5/248; Nevevî, el-Minhâc fi Şerhi Sahîhi Müslim: 3/18."

Tâğûtun tanımı hakkında bundan başka Ehl-i Sünnet'in uleması çeşitli tarifler ve açıklamalar yapmıştır.
Bunları incelediğimizde tâğûtu;
Allâh Subhânehu ve Teâlâ'dan başkasına ibâdete çağıran şeytân, kendisine tapılan put, gaybı bildiğini iddia eden kâhin, sihir yapan sihirbaz, dîndar kılığına girerek insanları aldatan belâm ve Allâh'ın kanunları haricindekilerle hükmeden idareci şeklinde sınıflandırabiliriz.
Ancak tâğût, Allâh'tan başka kendisine ibâdet edilen her şey olduğuna göre tâğûtların sayısını belirli bir şekilde ifade edemeyiz.
Bunun için diyoruz ki:
Yeryüzünde İslâm Dîni'ne yani Allâh'ın kanun ve yasalarına isyân ederek başkaldırmak sûretiyle haddi aşan ve aştıran, insândan devlete, güçten otoriteye, nefisten şeytâna, puttan kâhine kadar, canlı veya cansız, soyut veya somut her türlü şey tâğûttur.

"Tâğûtu red etmek... îmânın ilk şartının ön şartıdır" sözümüzde geçen şart kelimesi ise: "Yok olması halinde hükmünde yok olacağı, var olması halinde ise bizâtihi hükmün varlığının veya yokluğunun gerekli olmadığı şeydir."
[Bak: el-Mevsûatu'l-Fıkhiyye: 3/22.]

Bunun anlaşılması için bir misâl verecek olursak: Yapılan ibâdetlerin sahîh yani kabul olma şartlarından ilki îmândır. Bir kimsenin îmânlı olarak yapmış olduğu namaz, oruç ve cihad gibi ameller, eğer bu amelleri ifsad edici başka bir durum yok ise kabul olunur ve âhirette bunlara mukabil ecir alınır. Ancak îmân olmadan yapılacak tüm ibâdet çeşitleri sahîh olmaz. Zîrâ îmân olmadan ibâdet etmek, kişiye fayda sağlamaz. Yani yapılan ibâdetlerin geçerli olmasındaki ilk şart, îmândır. Îmânın ilk şartı ise tâğûtları
red etmektir.
Tâğûtları red etmeden onlardan uzak olmadan îmân asla kabul olunmaz. Îmânın kabul olması tâğûtların red edilmesi şartına bağlanmıştır.

Gençler YazıyorWhere stories live. Discover now