TARİFSİZ..

34 5 2
                                    

O mübarek yeri görmeden evvel adına çok yazılar yazdım. Hepsi boşaymış meğer, yazdıklarım O'nun bir taşını dahi kapsamazmış. O'radan geldikten sonra neler hissettiğimi yazmaya çalıştım. Sonra içimden bir ses "ne haddine" deyip kalemimi kağıdımı bir kenara bırakmama sebep oldu. Ama bu sefer bir şeyler karalayacağım İnşallah. Belki birilerinizin sesi, tarifsiz, karmaşık düşüncelerinizin bütünü olurum.

Kabe bize neyi anlatıyor? Aşk'ı mı? İbadeti mi? Ya da akla gelen başka şeyleri mi? Aslında onca şey anlatıyor ki... Ya da Kabe'ye somut anlamıyla bakarsak: Siyah örtüye sahip, küp şeklinde, Müslüman insanların etrafında dönerek ve yönelerek ibadet ettiği dini bir sembol. Tabi somut anlamıyla bu kadar kısa olabilir. Bir de bizde var olan anlamına bakalım: "İlk baktığında neler hissettin?" diye sorarlar oradan dönene. İlk bakış mı dediniz, ilk bakış...

Yine düşünüyorum tarifsizliğin anlam bulduğu yer hakkında ne söyleyeceğimi. İhtişamlığın, güzelliğin, ana maddenin ve yeniden doğuşun yeri Kabe...

Anca ilk günü hatta belli bir kısmını anlatabilirim. Mekke sevecen ev sahipliğiyle bizi karşılarken Kabe'ye doğru yol alıyorsun. Kabe'yi görmeyen avlusuna ulaşınca kokusu "Kabe burada gel, gel seni kucaklayacak" dercesine ciğerlerine doluyor. Kapısından içeri adımını attığında kalbinin ritmi bozulmaya, hızlanmaya başlıyor.

Hani derler ya "bir anda bak bölüm bölüm bakma" diye, ona tamah etmiyorsun. Ufacıkta olsa bir bölümünü bakmak için uzanıyorsun ve tam rüyanda gördüğün bölümü görüyorsun da... Artık heyecan denen duygu yerini gözyaşlarına ve şükürlere bırakıyor. Hep hayallerini kurduğunun tam ortasındasın. Yeni doğmuş bir bebek gibi ne yapacağını şaşırıyorsun. Bu soyutlanmışlıkla kainatın yaratıcısı karşılıyor seni, gülümseyerek. Deli divane oluyorsun, dönmeye başlıyorsun O'nun etkisine, muhteşemliğine, ihtişamlığına kapılarak.

Cennetten bize bahşedilen taşına Bismillah-i Allahuekber diyerek selamlıyorsun ilkin. Ve her dönüşün şükür oluyor orayı görmekle şereflendiğin için. Dua etmek, sevap işlemek olmuyor amacın sadece şükür... Gidip sarılmak istiyorsun, öpmek istiyorsun, gözyaşınla kokusunu bütünleştirmek istiyorsun ve bunların hepsini yapıyorsun. Çünkü O'nun yanındasın, tam bağrında, merkezindesin.

Bu yazdıklarını bundan birkaç ay evvel gerçekleştirebiliyorken şimdi ise hasretinde yüreği yanık Meczup Gülseren yeniden kavuşmayı bekliyor. 18 Ocak tarihinden bu yana ilk kez kalemi kağıdı bir arada tutup Aşk'ın evi olan Kabe hakkında bir şeyler karalayabildim.

Sürç-ü lisan etmişsek, yanlışımız olmuşsa yorumlarınızı beklerim...:)

Gülseren ..

Gençler YazıyorWhere stories live. Discover now