4.BÖLÜM:《İLK ADIM》

54K 2.4K 720
                                    

Kafamı pencerenin pervazına yaslamış saatlerdir öylece dışarıyı izliyordum. Rüzgarın etkisiyle savrulan ağaç yapraklarına odaklanmıştım.

Daha iki gün önce ellerimi ısıtmak için demir tenekeye uzatırken şimdi avuçlarımın arasındaki sıcak kahve tüm bedenimi ısıtmaya yetiyordu..
Bir yandan da bu duruma alışmamak için kendimi tembihleyip duruyordum. Odanın kapısının açılmasıyla kahveyi kenara bıraktım ve gelen kişiye baktım.
Gökhan kapının kenarından bana bakıyordu.

"Evet?"

"Arden çağırıyor," diye fısıldadı aynı anda kapının kolunu her an kaçacakmış gibi tutarak.

Tek kaşımı kaldırıp elime kahveyi tekrardan aldım. "Dinleniyorum," dediğimde Gökhan hiç üstelemeden geri gitti.
Koridorda koşma sesini duyduğumda öylece bakakaldım. Dışarıdan katil gibi mi görünüyordum?

Çok sürmeden kapı gürültüyle açıldı. Bakmama gerek yoktu.
Arden olduğuna kalıbımı basarım..

"Salona geç! Hemen.."  Ve kapıyı çarpıp çıktı.

Homurdanarak kalktım yerimden ve kapıya doğru ilerleyip çıktım.
Kendi kendime söylenmeye devam ederken salonda bir kız gördüm. Bacak bacak üstüne atmış, uzun boylu, üzerinde kırmızı bir elbise,  ayağında topuklu ayakkabılarla oldukça güzel bir kızdı.

Kızıl saçları ve beyaz teniyle tüm kızları kıskandıracak cinstendi hatta.
Çaktırmadan kendime bakıp kızı tekrardan süzdüm ve salona doğru ilerledim. Kız hemen ayağa kalkıp yanıma geldi ve elini uzattı.

"Merhaba, ben Dilan," deyip gülümsediğinde bende hafif gülümsemeye çalıştım. Tam elimi uzatacaktım ki Arden'in o sinir bozucu sesi araya girdi.

"O el sıkışmak falan bilmez..Kafa tokuştur..."

Dilan anlamamışçasına kaşlarını çattı. Sinirle dişlerimi sıkıp tekrardan Dilan'a baktım ve elimi uzattım.
"Ecmel.."

"Memnun oldum.."
Bende aynı şekilde mırıldandım ve hep birlikte oturduk.

"Dilan bizim kardeşimiz," diye söze girdi Orhan abi. "Ailemizin tek kızı.."

Gülümseyip Dilan'a baktığımda o da bana bakıyordu.

Arden'e benzemiyordu. Gerçi Orhan abi de Arden'e benzemiyordu. O daha farklıydı.
Onun sürekli soğuk bakan yüzünün aksine Dilan etrafa enerji saçıyordu. Bilmiyorum belki de yüz hatlarından kaynaklı bir şeydi.
Kumral teninin üstündeki keskin yüz hatları sanki ona gülmeyi yasaklamış gibiydi.
"Bu akşam gidiyoruz Ecmel.." Bakışlarımı Arden'in üzerinden çekip Orhan abiye baktım ve 'tamam' anlamında kafamı salladım.

Kalbimde bir anda çarpıntı hissetmiştim. Doğru mu yapıyordum bilmiyordum. Evet tehlikeli olacaktı. Bunu daha şimdiden Arden'in gözlerindeki karanlıktan görebiliyordum ve içimdeki ses 'bir daha hiçbirşey eskisi gibi olmayacak' diye çığlık atıyordu.

"Şimdi, Dilan seni hazırlayacak.."
Kaşlarımı çatıp anlamaz bir ifadeyle baktım.
Dilan ayağa kalkıp bana göz kırptı ve gel dercesine işaret edip salondan çıktı..Bu neydi şimdi?

Tedirginlikle ayağa kalktım ve takip etmeye başladım. Büyük merdivenlerden yukarıya çıkıp kahverengi kapılı bir odaya ulaştık.

Dilan kapıyı açıp geçmem için yol verdi.
Duvarda kocaman bir tabloda Dilan'ın fotoğrafı vardı.
Kapıyı kapatıp büyük dolabını açtı ve bana baktı.

"Hazır mısın ?"
Hala ne olduğunu anlamıyordum.
Dolabından kısa siyah bir elbise çıkardığında dudaklarımı ısırdım. Hayır.
Siyah elbiseyi yatağın bir kenarına atıp başka bir elbise aldı eline.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now