23.BÖLÜM:《FEVERAN》

33.9K 1.6K 569
                                    


Ayaklarıma batan yüzlerce taşın acısı , ruhumda hissettiğim acının yanında hafif kalıyordu. Üzerimdeki ince , saten gri elbise rüzgarı en sert haliyle karşılarken titremiyordum bile. Öyle hissiz kalmıştım ki , ne soğuğu hissedebiliyordu ne de acıyı kabul edebiliyordu bedenim.

Çıplak ayaklarımla , yağmurun doldurduğu çukurlara girip çıkarak sonunda ulaşmıştım sokağa.
Ayakkabılarımı yaklaşık bir saat önce bir kaldırım kenarına bırakmış , tüm sokakları hücrelerimde hissederek ilerlemiştim.

Dur durak bilmeden akan gözyaşlarım , yüzümde hiçbir mimiğin oynamasına fırsat vermeden süzülüyordu.

Neye ağladığımı unutacak hale gelmiştim..En çok neydi canımı yakan.

Saatler önce yanına kıvrıldığım , dudaklarının harlı ateşine kendimi teslim ettiğim adamı arkamda bırakıyor oluşum mu?

Ya da hayatımı bitiren adamın , aslında kanını taşıdığım mı?

Yoksa 'sonunda ben de bir aileye sahip oldum' dediğim an suratıma tokat gibi çarpan ihaneti öğrenmekmiydi.

Neydi canımı yakan..

Dizlerim yorgunlukla sendelerken sokak lambasının direğine tutundum. Dünden kalma yağmurun izleri , bugüne yaymıştı kokusunu. Ayağımın altına batan cam kırıklarını umursamadan tekrardan yürümeye başladım.
Taştan duvarlı , dar girişten girdim.
Beklediğim karanlıkla karşılaşmamak gözlerimi kısmama sebep oldu aniden. Üstelik binaların yeni boyası , kapı ve pencereye sahip olması , yanlış yere geldiğimi düşündürmüştü bir anlığına.

Her binanın önündeki ışıklandırma , sokağı yaşanır kılabilecek bir görüntüye sürüklerken tereddütle adımlarımı kendi binama doğru yönelttim.

Gözlerimin yabancıladığı binayı baştan aşağıya süzdüm. Duvarına monteli bir kutuya denk geldiğimde bakışlarım bir süre oraya sabitlendi. Yüzüme yayılan şaşkınlığı silemeden elimi kutunun içine uzattım. Elime gelen metal ve çıkardığı sesi anahtar olduğunu düşündürüyordu. Kutudan çıkartıp anahtarı elime aldım ve binanın kapısına baktım. Çıkmaz Sokak bir eve dönüşmüştü.

Kapısı , penceresi olan bir eve.

Karanlıkta değildi üstelik. Anahtarı kilide yerleştirip iki kez çevirdim. Aldığım nefes göğüs kafesimi zorluyordu. Kapıyı tereddüt ederek ittim. İçeriye adımımı attığımda yüzüme çarpan sıcaklık yutkunmama sebep olmuştu. Kapıyı arkamdan kapatıp içeriye göz gezdirdim. Her şey düzenliydi. Eski halinden eser kalmamıştı. Pencereme çivilediğim naylon brandalar yerini buzlu camlara vermişti.

Alışkını olduğum ortamı yitirmek beni bir yandan rahatsız ederken diğer yandan istem dışı huzurlu hissettirmişti.

Bunu yapabilecek tek kişi vardı fakat kabul etmek istemiyordum.

Sıkıntıyla soluyup kıyafet dolabına yürüdüm. Kapağı açtığım anda karşıma çıkan şeyler duraksamama sebep oldu. Bir sürü yeni alınmış kıyafet ve hepsi neredeyse beyaz renkteydi. Ellerim titrerken bir süre bakakaldım. Ne ara yapmıştı bu kadar şeyi. Neden yapmıştı daha doğrusu.

Aklım büyük bir kaosun içindeydi ve ben bu kaosun en ortasında kendimi dövmekle meşguldüm.

Aptaldım. Anlamam gerekirdi ,bu kadar çabuk güvenmemem gerekirdi.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now