37.BÖLÜM《BİR SON》

24.2K 1K 588
                                    

Sizi seviyorum.

Sevmenin bir ölçütü var mıydı? Ya da bir sebebi... Çok sevmek, az sevmek, sevmemek veya sevilmemek insan için neden bu kadar önemliydi? İnsanın yaşamı boyunca sorguladığı her bir noktada, sergilediği her davranış ve tutumunda ele aldığı kararların altında yatan şeydi sevgi. Çok basitti. Kimisi sevilmek için hata yapar, kimi de sevginin peşinden koşarken yapardı. Hayatın amacı dediğimiz nokta ise tamda buydu. Hayatın? Hayatımızın amacı neydi..

Ecmel bu soruya her seferinde intikam diyordu. Hayatının amacı bir intikamdı onun. Bu soruyu bugün Hazal'a sordum. Sevgi dedi bana. Senin hayatının amacı bir sevgi. İki zıt karakter gibi beynimin içinde kavga edip duran o iki kişiye öfkeyle bakıyordum. Saniyede bir yankılanıyordu Ecmel'in sesi. 'Sevgiyi babandan üstün mü tutuyorsun!'

Anlatamıyordum kendime. Beni buna iten sevgisizlik değil miydi? Babamı elimden almışlardı, saçlarımın arasında dolaşan ellerini, güven veren bakışlarını. Benim en büyük sevgimi almışlardı. Buna sadece intikam demek haksızlıktı. Evet bir intikam ama sevgisizliğimin intikamıydı bu.

Yıllar sonra yeniden hissettim onu. Acım az da olsa hafifledi ve kendimi unuttum. Sevgi. Ne kolay söylemesi, ne kolay alışverişi öyle değil mi? Tüm acılarını unutturabilir, aynı zamanda en büyük acıya sebep olabilir.

Arden..Benim sevgim.. Sevgilim. Onun için tüm bu karanlıktan vazgeçebilir, ömrümü onunla geçirebilirim. Hata yapabilirim, doğruyu bulabilirim.. Ama yakınmam eskisi gibi. Yargılamam kendimi. Bilirim çünkü sevgiyi, sevmeyi. Getirdiği felakete de, götürdüğü hüzne de boyun eğerim. Savunmam bellidir çünkü. Sevgi derim herkese. Hatamın sebebi, yüzümdeki gülümseme, gözümden akan her damla yaş, dizlerimdeki yara bere sevgidendir benim.

Başımı yana çevirip Arden'e baktım. Pür dikkat yolu izliyor, arada aynadan arkayı kontrol ediyordu. Arabadaydık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum, sormakta istemiyordum çünkü aşırı ciddi duruyordu. Dizlerimi kendime çekip kollarımı bacaklarıma sardım. Arden'in gözleri bir kaç saniyeliğine bana dönüp tekrardan yola çevrilmişti. Emre'nin anlattığı şeyler ara sıra kafamın içinde ağrıya sebep olsa da şuan tek önemsediğim kişi Ardendi. Onun düşünceleriydi.

Artık hiçbir şeye şaşıramıyordum bile. Karşılaştığım tüm bu gariplikler olağan bir durummuş gibi geliyordu. Ertan'ın neden Vedat'a sırt çevirdiğini nihayet anlamıştık fakat onunla alakalı hala güvenemediğim şeyler vardı. Yerimde tekrardan kıpırdandığımda Arden elini dizime koydu. Bu hareketiyle kalbim derin bir uçurumdan aşağıya doğru düşer gibi olmuştu. Başımı kaldırıp Arden'e baktım.

''Miden mi bulanıyor?'' dedi, yüzümü inceleyerek. Sesi öylesine naif çıkmıştı ki.. Bir kaç saniye yüzüne öylece baktıktan sonra başımı iki yana salladım.

''Yok,'' dedim gülümseyerek. Arden bunun üzerini elini dizimden çekti. Hissettiğim eksiklik ile ne yaptığımı bilmeyerek, ''Yani biraz,'' dedim tekrardan. Arden bunun üzerine yeniden bana çevirdi bakışlarını.

''Camını açayım,'' dedi.

''Senin camını açsana,'' dedim bunun üzerine. Arden kaşlarını hafif çattı anlamaya çalışır gibi.

''Dışarısı soğukya, üşüyorum,'' dedim açıklama yapar gibi. Halbuki sadece kokusunu özlemiştim. Arden camını açıp arkasına yaslandığında ben de tekrardan başımı dizlerime koydum ve gözlerimi kapattım. İçeriye dolan rüzgarla beraber Arden'in saçlarının arasından sızan koku burnuma doldu.

''Montumu vereyim mi?'' Arkadan gelen Emre'nin sesiyle tek kaşımı kaldırdım. Arden'in tepkisine baktım. Bakışlarını aynadan Emre'ye dikti. Öyle bir baktı ki Emre'nin arkada buharlaştığına yemin edebilirim.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now