17.BÖLÜM:《GÜNÜN SONUNDA》

37.9K 1.8K 368
                                    

Gri tonlarının hakim olduğu, duvarlarına kadar resmiyet kokan bir ofisteydik. Her yer camdandı ve yaklaşık 15.katta olduğumuzu düşünüyordum.
Etrafı incelemeye bırakıp Ertan'a baktım.Karşımda, gayet keyifli bir şekilde içkisini yudumluyordu.
"Başlayacak mısın artık.." diye söylendim sıkılmış bir tonlamayla..Ki gerçekten de sıkılmış ve bunalmıştım. Yol boyunca aklım Ardendeydi. Onu öylece arkamda bırakmış olmanın getirdiği pişmanlık her saniye acı bir yutkunuş veriyordu kalbime.

"Seni izlemek daha keyifli.."
Yüzümü buruşturup ayağa kalktım ve kollarımı göğsümde birleştirdim sorgulayıcı bir yüz ifadesi taşırken.

"Ne çıkarın var senin bu olaydan?"dediğimde gözlerini kısıp bakışlarını camdan dışarıya çevirdi..
Bardağındaki son bir yudum içkiyi kafasına dikip ayaklandı ceketini düzelterek.

"Şimdi...Öncelikle.Vedat'a düşmanca bir bakış sergilemeni istemiyorum. Senden veya benden şüphelenmemeli."

Anlamaz bir ifadeyle ellerimi iki yana açtım.
"Daha ne kadar şüphelenebilir? Beni o gün depoda sağ bırakarak bir çok namluyu kendine çevirdi o adam.."

Ertan işaret parmağını onaylamaz bir şekilde iki yana sallarken aynı anda bana doğru çevirmişti adımlarını.

"Senin şuan benim yanımda olman..Onun için bir tehlike arz etmiyor. Yani onun düşüncesi bu yönde."
Saçmaydı. Başlı başına saçmalıktı.

"O adamın sana karşı bir çekincesi olmasa, tillahı gelse beni öldürmeden bırakmazdı."dedim ve şüpheyle göz sözdüm.

"Çok akıllısın değil mi?"diye mırıldandığında sesli bir nefes verdim ve bir iki adım uzaklaşıp masaya dayadım sırtımı.

Buna karşılık bir daha yaklaştı ve tepeden tırnağa süzdü vücudumu. Bakışlarını üzerimden çekebilmek amacıyla yalandan öksürdüm ve kaşlarımı çattım..
Bakışları, oldukça sinirli bakan gözlerime ulaştığında hafif gülümsedi.

"Benim mesleğimi biliyor musun?"dediğinde kaşlarımı yukarıya kaldırdım alayla.
"Bilmezmiyim hiç..karanlık işler müdürlüğü. Ek olarakta kadın avcılığı."
dedim, tiksintiyle bakarken..
Gülümsemesi yüzüne yayılırken kaşlarını hafif çattı hoşuna gitmiş bir edayla.
"Yaklaştın.."deyip elini saçlarıma doğru uzattığı sırada hızla bileğini tutup ters çevirdim, iki büklüm olmasını zevkle izlerken kulağına doğru eğildim.

"Ama sen yaklaşma."deyip iyice bastırdığım sırada diz çökmüştü iyice. Dudaklarından kısık bir inilti çıkarken bıraktım bileğini.
Yavaş hareketlerle dizini yerden kaldırdı ve dişlerini sıkıp bileğini sıvazladı.Bir süre sıkıntıyla nefes verip koltuğuna tekrardan geçti.

Daha şimdiden Arden'i dinlemediğim için pişmanlık hissetmeye başlamıştım..Fakat yapmam gerekiyordu..Artık birinin adım atması gerekiyordu.

"Vedat'ı herkesten iyi tanırım Ecmel.
Zaaflarını , zayıf noktalarını,
düşmanlarını, dostlarını, ne işler çevirdiğini.."
Sadete gel dercesine tek kaşımı kaldırdım.
"Çok iyi bilirim.." diye devam etti..Gözleri bir noktada takıldığında aklından ne geçirdiğini merak etmiştim.

"Onu düşürebilmek için yeterli değil mi tüm bunlar ?"dediğimde kafasını kaldırdı.

"Yeterli...Fakat ben daha büyük bir şey bekliyordum."dediğinde yüzündeki ifadeyi sorguladım..Neyin peşindeydi anlayamıyordum.

"Restoranda konuşmalarını duydum..Aymanlara olan düşmanlığını bir anda gölgeleyecek ne olabilir?"dedim şüpheyle.

Ertan sorumu cevapsız bırakıp kendine yeni bir içki koymaya hazırlanırken sinirle ona doğru yaklaştım. Elindeki şişeyi bir an bile düşünmeden kapıya doğru fırlattım hiddetle.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now