18.BÖLÜM:《ŞEKERSİZ PASTA》

35.3K 1.7K 198
                                    

Gözlerimi oldukça rahatsız eden sarı ışığa karşı kafamı yere çevirdim ve bir süre halıda gezdirdim bakışlarımı.

Dilan , Arden'e zorla kahve içirmeye çalışıyordu.. Orhan abi ise bilgisayarda bir takım işlerle ilgileniyordu.
Eve gelmiş olmanın getirdiği huzur beni mayıştırırken koltuktan daha rahat bir hâl aldım.

"Bu adamın derdi ne çözemiyorum." Dedi Orhan abi sıkıntıyla. Kafamı koltuğun kenarına yaslayıp halının desenlerine diktim gözlerimi bu sefer.
İçsel bir yorgunluk yaşıyordum sanki.
Evin camları tekrardan yapılmış ve neredeyse eski düzenine kavuşturulmuştu. Üstelik eve girerken kapıda duran güvenlikler de artık işi sağlama aldığımız gösteriyordu.
Derin bir nefes alıp Orhan abiye baktım.

"Vedat hakkında çok şey biliyor..Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceğiz mecbur.." dedim, her an uyumaya hazır bir tonlamayla.
Arden'in bakışlarını üzerimde hissedince ondan tarafa döndüm. Dilan sabır çekerek fincanı tekrardan dudaklarına doğru yaklaştırdı fakat Arden hiç oralı değildi.

"Biz yinede temkinli olalım..Ertan seni o gün Vedat'ın elinden almış olabilir ama bunun tuzak olmadığını bilemeyiz."dedi Orhan abi..Haklıydı.
Ayaklarımı kendime çekip derin bir nefes aldım.

"Kendimi bazen..Tüm bu olanların sebebi gibi hissediyorum."
Dediğimde Orhan abi şaşkın bir ifadeyle başını bilgisayardan kaldırdı. Aynı anda Dilan da elindeki kahveyi sehpaya bırakmıştı.
"O ne demek?"
Huzursuzca kıpırdanıp omuz silktim.

"Mehmet amca babama yardım etmemiş olsaydı , Vedat size musallat olmazdı."dedim ve kazağımın kollarını çekiştirdim stresle.
Ne Arden'in ,Ne Orhan abinin ne de Dilan'ın hiç bir suçu yoktu.
Kıyısından bile geçmedikleri bu karanlık hayatın getirdiği tüm günahların kefâretini ödüyorlardı..

Arden sadece çiçekleriyle ilgilenseydi mesela.
Orhan abi mesleğini tüm saf yaşamıyla icrâ etseydi.
Dilan ölüm korkusuyla yaşamasaydı.
Hakettikleri yaşam buydu onların.

Arden'in sıkıntılı bir soluk verdiğini duyduğumda yavaşca başımı ondan tarafa çevirdim.Gözleri dipsiz bir kuyuyu anımsatıyordu.
Ne düşündüğünü merak ediyordum. Suçlayıcı bakmıyordu.
Nefret ise hiç göremiyordum.
Fakat şefkati de barındırmıyordu aynı zamanda.
Onun bakışlarının altında her kalıba sığıyordum sanki.
Bazen masum.
Bazen çocuk.
Çoğu zaman Hazal.

"Peki bunda senin ne suçun var Ecmel?"
Dilan'ın sesiyle bakışlarımı Arden'den zorla ayırdım.
Sessiz kaldım.
Bilmiyordum. İçimde bir yerlerde kendimi huzursuz hissediyordum işte.

"Canım senin çikolatalar iyice kana karışmadan şunu iç bakayım.."dedi Dilan ve Arden'in yanından ayrılıp soluğu benim yanımda aldı. Atik bir hareketle kahveyi zorla dudaklarıma bastırdığında kaşlarımı çattım.
Telaşla , dökülmesin diye dudaklarımı aralayıp aynı anda avucumu çenemin altına koydum.
"İç iç..Aferin.."
Kahvenin acısı yüzümü buruşturmama sebep olurken ayağa fırladım.Orhan abi gülüyordu.

Dudağımın kenarından akacak olan bir damla kahveyi baş parmağımla son anda kurtarıp Dilan'a isyankar bir bakış attım.Acı kahve sevmiyordum.
Başımı hızlıca iki yana salladım huysuzca.
"Aklınızda olsun..Ben kahvenin on şekerlisini severim."dedim , ağzımdaki tadı silmek amacıyla art arda yutkunurken.

"Dışarıyı hallettim..Her yere bir adam koydum.Rahat olabiliriz.."
Gökhan'ın sesiyle omuzumun üzerinden ona doğru döndüm.Avuçlarını birbirine sürtüp koltuğa geçti..Dilan'a göz kırpmayı ihmal etmemişti.Tabi bunu gören sadece bendim. Arden ayık olsa bunu yapabilirmiydi acaba.
Az önce oturduğum yer Dilan ve Gökhan tarafından işgal edildiğinde mecburen Arden'in yanına geçtim.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now